Haber Girişi : 09 Eylül 2017 16:12

Şanslısınız ki çocuğunuz bir metropolde okula gitmiyor!

Şanslısınız ki çocuğunuz bir metropolde okula gitmiyor!

Uyuşturucu satışı..

Tecavüz...

Cinayet...

Nitelikli taciz...

Gasp...

Silahlı çatışma...

...Ve insan kaçakçılığı!

Tüm bu suçların işlendiği adres, (sıkı durun) okul servisleri!

Son bir kaç günden beri medyanın ana gündemi "okul servisleri"

"Katalog suçlar"dan hangisini ararsanız ziyadesiyle mevcut!

Sırf müdürler heybeden ceplerini doldursun diye, yüzlerce okulda, hiç bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın nerede it kopuk varsa hepsi okula servis şoförü olmuş.

Hal böyle olunca da, sonuç malum:

Okul servisi eşittir: Suç!

Yeri geldiğinde tekeden bile yağ çıkarmayı başaran devletimiz, (ne hikmetse) kendi çapında mafya olmuş bu okul servislerine karşı aciz!

İnanılır gibi değil...

(İnanmıyoruz da zaten)

Çok şükür, Erzurum henüz o boyutta değil, lakin metropoller içler acısı durumda! Zira, o büyük kentlerde neredeyse "okul servisi" denildi mi akla ilk gelen şey "kabus!"

Aileler tedirgin...

Yarın çocuklarımızı kime, kimlere emanet edeceğiz?

Baksanıza nitelikli cinsel taciz suçundan hüküm giymiş manyak da servis şoförü!

Karısının boğazını keserek katleden cani de!

Düşünün ki hırsızlar, bunların yanında "masum" kalıyor!

Neymiş efendim, o servisler okul idaresine daha doğrusu müdür ve yardımcılarına hayli yüklü miktarda ödeme yapmış!.

Yani bazı şerefsiz okul müdürleri, rüşvet karşılığı binlerce masum yavruyu canilerin merhametine terk ediyor...

Adam itirafçı, televizyonda anlatıyor. Diyor ki, "Okul müdürleri biz servis firmalarını birbirine düşürüyor ve aramızda katliam yapmamızı teşvik ediyor! Neymiş efendim, müdürün payı daha çok olacakmış! Hal böyle olunca da, namuslu ve şerefli insanlar bu sektörde mecbur kalmadıkça görev almıyor!"

İşte size eğitim dünyamızın metropol gerçeği!

Rant, rüşvet, iltimas ve nihayetinde de SUÇ!

... Ve doğal sonuç:

Müdür ve avenesi rüşvet alınca, her türlü yolsuzluk ve kanuna uygunsuzluk anında meşru olabiliyor!

Çok acı; ama gerçek: O dünyada, şartları yasalar değil, mafya belirliyor!

"Lise müdürüne seksen bin lira verdik. Bizim para kazanmamız için de müdür bazı şeyleri görmedim, bilmiyorum" demek zorunda!

Mafya tetikçisi (servis şoförü) televizyon ekranından aynen böyle söyledi!

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan çıt yok.

Zannedersiniz ki o esip savuran alçak bir tetikçi değil de, cami cemaatinden bir mümin olarak, milletin ve devletin selameti için hayır duasında bulunuyor!

Bir zamanlar bu ülkede, metropollerde okul müdürü olmanın bir "rayici" vardı!

Kim ki bakanlıkta en üst düzeydeki adama(!) hava parasını öderdiyse istediği okula müdür olurdu!

Şimdi de benzer durum servis firmaları için geçerli:

Layık olan, yasal olan, ahlaklı olan, disiplinli olan, işini düzgün biçimde yapan değil...

Nerede, çalıştırdığı elamanları ve kendisi bakımında suçun dibine düşmüş adamlar varsa, verdikleri rüşvet nispetinde istedikleri okulun servisini kapıyor!

Sonuç ortada işte:

Uyuşturucu satışı..

Tecavüz...

Cinayet...

Nitelikli taciz...

Gasp...

Silahlı çatışma...

...Ve insan kaçakçılığı!

Bazen düşünmüyor değilim. Bu şartlarda okula çocuk

göndermek acaba ne kadar akıllıca bir durum!

Çünkü göze alman gereken çok tehlike var!

Müdür, cukkasını doldurmak yolunda çırpınıp durduğu için senin benim çocuğumu zerre kadar önemsemiyor!

Hoş kimse cevap vermeyecek de yine biz MEB'e soralım:

Derslik sayısını artırmak mı marifet, yoksa o derslikleri dolduracak öğrencilerin can güvenliği mi?

Hani öğrenci kayıt döneminde yaşanılan bir gerçek vardır, (bakanların popülist açıklamalarına rağmen) hiç değişmeyen o gerçek:

"Kayıt parası!"

Benim anladığım bu servis meselesi de böyle bir şey:

Bakanlık; tavşana kaç, tazıya tut diyor!

Öyle de oluyor nitekim...

Servis firmaları istedikleri dümeni çeviriyor bakanlık da yakalıyormuş gibi yapıyor!

Aslında tavşan da tazı da aynı kumpasın figüranları...

Pastadan en büyük payı koparanlar ise, arka planda ya dua okuyor, ya da komünistlere sövüyor!

Fetullah Gülen de aynı değil miydi.?

NATO,  60'li yıllarda bu "ağlayan aktör"ü taşeron olarak seçmişti.

Şimdi de başkaları aynı rol için kamera karşısına geçtiler!

Batı bir kez daha "motor" dedi!

 

Ne kadar itiraz etsek de neylersiniz ki, her defasında maalesef ki tarih tekerrür ediyor işte!

Merhum Akif boşu boşuna yırtınıp durmuş! "... ibret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi" diye...

Tarih, hem de harfi harfiyen tekerrür ediyor!

Değişen tek şey:

çalgı aletlerinin isimleri!

Sonuçta hep aynı ses çıkıyor!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.