ASAYİŞ Haber Girişi : 11 Haziran 2009 20:03

DOĞA, BİZDEN İNTİKAM ALIYOR.

DOĞA, BİZDEN İNTİKAM ALIYOR.

DOĞA, BİZDEN İNTİKAM ALIYOR.

 

     İçinde yaşadığımız dünya, çevremiz, çepe çevre etrafımızı kuşatan dağlar, ovalar, kısacası bizden hariç bütün varlıklar, doğanın bize sunduğu nimetlerin sadece birkaçı. Etrafımıza kısaca bir baktığımızda doğanın büyük bir ahenk ve nizam içinde çarkını döndürdüğünü görürüz. Hatta o kadar ki; mercek altına alsak bu saydığımız nimetleri, hiç birinde bir çatlaklık veya görevlerini aksatma gibi bir lükslerinin olmadığını görürüz. Bu konuda ve diğer bütün konularda yardımını alabileceğimiz en büyük varlık hiç şüphesiz âlemlerin yaratıcısı Allah(c.c.) ve O?nun kelamı Kuran-ı Kerim olmalıdır. Bakın, Mülk suresin 3. ve 4. ayetlerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum önemine binaen.

?3-O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahman?ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?

4-Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) aciz ve bitkin halde sana dönecektir.?

 

* * * * * *

 

     Bugün bütün dünyada doğa adına büyük buhranlar ve sıkıntılar yaşanmaktadır. Yüzyılımızın vebaları diyebileceğimiz ve masum yüzlerce insanın canını verdiği çeşitli hastalıkların ortaya çıkması; yeryüzündeki tüm bireyleri derinden düşündürmelidir. Havanın bilinçsiz kirlenmiş olması, tatlı sularımızın sorumsuzca kullanılması, gökyüzü tabakalarının deforme olmasında insanoğlunun rolünü iyice araştırmak lazım. Acaba insanoğlu olarak, ne kadar bu pastada payımız var bozulma adına. Tümüyle bu yıpranma bize ait. Sizden fazla değil 30 veya bilemediniz 40 yaş büyük olan annelerinize, babalarınıza, amcalarınıza, teyzelerinize velhasıl tanıdıklarınıza bir sorun bakalım; eskilerin mevsim geçişleri nasılmış, doğadaki ahenk ve uyumun akışkanlığı, tabiatın dengeleri, hatta ve hatta meyve ve sebzelerin verimliliği ne kadar? Diye. Alacağınız cevaplar sizleri oldukça düşündürecektir. Babamla geçenlerde kuş gripi hakkında ufacık bir konuşma geçti. Çocukluğunda yaşadıklarını anlattı.

 ?-Bizim sürü ile tavuk, hindi, kaz vb. kümes hayvanlarımız çoğunluktaydı. Onlarla gündüzleri bir tarafa koy, geceleri dahi beraber olur onları çok severdim. Bir defasın da çok hastalanan bir tavuğumuzu kesip yediğimizi çok iyi hatırlıyorum. O zamanlar ne hastalık vardı, ne de ölüm. Biz doğayı severdik, korurduk. Ne zaman bu teknolojik faaliyetler çoğaldı dünya bozuldu.?

 

 

* * * * * *

     Evet. Teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı çevre sorunları, sanayi atıkları ekolojik dengeyi hızlı bir şekilde bozdu. Ekolojik bozulma neticesinde toprak, su, hava kirlendi ve zehirlendi. Bunun sonucu hayvan ve bitki türleri yok olup gitmekte, hatta bu durum genetik bozulmaya bile yol açmaktadır. Yüce kitabımızın bir başka ayetinde ise yüce rahman kullarına bakın ne şekilde uyarılarda bulunuyor.

?- İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.? Rum Suresi 41. Ayet

Bu gün yaşadığımız tüm doğa olayların başında insanoğlu yatmaktadır. Küresel ısınmanın neticesinde artan su sorunu, bitkilerin genetik yapılarında yapılan müdahalelerin sonucunda meydana gelen kanserojen maddeler, tabiatın dengesini elinde tutan zoolojik sisteme atılan müdahale sonucunda oluşan çeşitli hastalıklar; hemen hemen her şeyin altında insanoğlunun parmağı bulunuyor. Doğada bulunan dengenin, kurulu mevcut düzenin değiştirilmesi yüzünden bugün bu olayları yaşıyor insanlar. Bir anlamda doğa bizden öcünü alıyor. Peki, neler yapmamız lazım?

Çok basit yapmamız gereken. Doğadan aldıklarımızı tekrar ona iade etmek lazım. Nasıl mı? Oda çok basit. Dünyamızda doğanın korunması adına hizmet veren nice sivil toplum örgütleri kurum ve kuruluşlar var, onların yaptıklarını gönülden desteklemek gerek.

 

* * * * * *

     Doğa hıncını insanoğlundan alıyor demiştik. Kuş gribi, domuz gribi, hanta virüsü, kene vakaları, küresel ısınmalar, kanser vakalarının olanca hızda devam etmesi ve daha sayamadığımız niceleri. Bunlar buzul dağının sadece görünen yüzü. Kim bilir, bundan sonra daha neler çıkacak karşımıza. Kim bilir doğa, daha başka nasıl ve ne şekilde alacak intikamını bizlerden. Daha geç olmadan düşünmek doğru değimli? Sizce de...

 

    Hayatın sizi daraltmadığı, doğa ile iç içe doyumsuz vakitler geçirmeniz dilek ve temennilerimle?(Tabi ki kıymetini bilmek dileğiyle?) Sağlıcakla kalın efendim?

Yüzünüz Hep Gülsün!