Erzurum’daki görme engelli öğrencilerden TÜBİTAK Türkiye finallerine uzanan ilham dolu bir yolculuk…
Erzurum Görme Engelliler Ortaokulu öğrencileri İrem Nur Çelik ve Sinan Çelik, danışman öğretmenleri Özlem Ağgül rehberliğinde hazırladıkları "Dijital Dede Korkut ile Her Değerde Bir Kahraman: Yapay Zekâ ile Sonsuz İlham" adlı projeyle, TÜBİTAK 2204-B Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nda Rize’de düzenlenen bölge finalinde birincilik elde ederek Ankara’da gerçekleştirilen Türkiye finallerine katılmaya hak kazandı.
"Merhaba Evlatlar, ben Dede Korkut… Sizlere eskimeyen değerlerimizi anlatmaya geldim." Bu cümleyle başlıyor her şey… Ama bu ses ne 13. yüzyıldan geliyor ne de bir hikâye kitabından. Bu ses, Erzurum’da iki görme engelli öğrencinin danışman öğretmenleriyle beraber geliştirdiği yapay zekâ destekli bir Dijital Dede Korkut karakterine ait. Üstelik bu proje, sadece teknolojiyle değil vicdanla, ilhamla ve inançla yazılmış bir başarı hikâyesi. Bir okulda, iki görme engelli öğrencinin azmi ve bir öğretmenin inancıyla hayat bulan bu proje, bize bir kez daha gösterdi ki teknolojiyi anlamlı kılan şey, insanın ona yüklediği anlamdır. Yapay zekâ bu hikâyede bir araçtı; asıl gücü ise sevgi, emek ve kararlılık taşıyordu. Dijital Dede Korkut belki bir ekranın içinden sesleniyor, ama o ses çoktan Türkiye’nin dört bir yanına umutla yayılmış durumda. Ankara’daki Türkiye Finalleri’nde de büyük bir başarıya imza atan proje, ikincilik ödülüne layık görüldü. Geleneksel değerlerle yapay zekâyı buluşturan özgün yapısıyla bu proje, yalnızca bir başarı değil; görme engelliler okulları için bir ilki ve geleceğe ilham veren bir dönüm noktasını temsil ediyor.
YAPA ZEKA VE DEDE KORKUT
Erzurum Görme Engelliler Ortaokulu öğrencileri İrem Nur Çelik ve Sinan Çelik’in danışman öğretmenleri Özlem Ağgül rehberliğinde yürüttükleri proje, TÜBİTAK’ın Değerler Eğitimi alanında dikkat çeken çalışmaları arasında yer aldı. Rize Bölge Finali’nde birinci olan proje, Ankara’daki Türkiye Finalleri’nde ise Türkiye ikinciliği elde ederek görme engelli bireylerin eğitimdeki potansiyeline ve teknolojiyle kurdukları değer üreten ilişkiye güçlü bir örnek sundu. Proje kapsamında geliştirilen yapay zekâ destekli "Dijital Dede Korkut" aracılığıyla adalet, cesaret, dürüstlük, merhamet, sabır, vatanseverlik ve yardımseverlik gibi insani değerler öğrencilere aktarıldı. Ancak bu buluşma tek taraflı değildi. Dede Korkut’tan değerleri ve değerlerle ilgili simge haline gelen kahramanları dinleyen öğrenciler, ardından kendi hikâyelerini yazdılar.
"MAVİ BEYAZ DÜŞLER"DE TOPLANDI
Sonrasında yazılan hikâyeler, "Mavi Beyaz Düşler" adlı dijital kitapta toplandı. Kitabın adı, görme engelli öğrencilerin duygularını ve umutlarını simgeleyen özel bir anlam taşıyor. "Mavi" özgürlüğü, "beyaz" ise saflığı ve aynı zamanda beyaz bastonu temsil ediyor. Üstelik bu iki renk, Erzurum’un yerel renk simgeleriyle de örtüşüyor ve projeyi yerel ile evrensel değerlerin birleştiği bir noktaya taşıyor. Proje, okulda doğan heyecanla başladı; ardından ilçeye, ile, bölgeye ve nihayetinde Türkiye finallerine kadar uzandı. Her aşamada ilgi çeken şey yalnızca teknik yeterlilik değil projeye yüklenen anlam, emek ve içtenlikti. Dijitalleşmenin değerleri gölgede bırakmadığını, aksine onları daha görünür ve etkili kılabildiğini gösteren bu proje, eğitimde teknolojinin ne denli zarif, doğru ve anlamlı bir şekilde kullanılabileceğini kanıtladı.
HEP BAŞARMAYA İNANDIK
Dede Korkut’un kendilerine ilk seslendiğinde çok şaşırdığını ifade eden Sinan Çelik, "Sanki tarih kitaplarından biri canlanıp bizimle konuşuyordu. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. O an dedim ki, bu projeyi en güzel şekilde anlatmalıyız. Hep düşündüm, daha iyi nasıl olur diye. Öğretmenimiz daha iyisi için hep inandırdı. Ben çok inandım kendime" dedi.
SANKİ BİR YOLCULUĞA ÇIKTIK
İrem Nur Çelik ise kitabı seslendirirken çok mutlu olduğunu belirterek. " Arkadaşlarımın yazdıklarına ses verdim. Onların hayallerini okurken sanki bir yolculuğa çıktım. Sayfalarında sesimiz, hayallerimiz, sevgimiz var. Bazen umutsuz olduğum oldu. O zaman Özlem öğretmenim hep aynı şeyi söyledi: ‘Siz inanırsanız Türkiye derecesi alırız.’ O bize inandı, biz de kendimize inandık. Bence bu proje, hem inanmaktı hem de birbirimize güvenmekti" şeklinde konuştu.
EĞER İNANIRSANIZ, TÜRKİYE DERECESİ ALACAĞIZ
Projenin danışmanlığını üstlenen Özlem Ağgül, hem öğretmen hem doktora öğrencisi olarak, yolun bilgiyle değil, inançla yüründüğüne inanıyor ve öğrencilerine duyduğu güveni şu sözlerle anlatıyor: "Ben bu çocuklara sadece bir proje öğretmedim. Onlarla birlikte hayal kurdum. Çünkü inanıyorum ki; Allah, nasip etmeyeceği bir şeyin hayalini kurdurmaz insana. Onlar her umutsuzluk anında bana baktı. Ve ben hep aynı cümleyi söyledim: ‘Eğer inanırsanız, Türkiye derecesi alacağız.’ Bazen bir çocuğun gözünde umut olup parlamaktır öğretmenlik. Bazen hiçbir şey söylemeden yanında durmaktır. Biz bu yola bilgiyle değil inançla çıktık. Öğretmenlik sadece ders anlatmak değildir. Bazen sadece bir cümle olur öğretmenlik: Ben sana inanıyorum.’"
ÖĞRENCİLERİMİZ ÇOK EMEK VERDİ
Okul Müdürü İsmail Duman, projenin arkasındaki emek ve anlamı şu sözlerle dile getirirken: "Ekim ayından beri öğrencilerimiz ve öğretmenimiz büyük bir özveriyle çalışıyorlar. Bu süreçte sadece bir proje hazırlamadılar aynı zamanda bir hayali gerçeğe dönüştürdüler TÜBİTAK gibi seçici ve rekabetin yoğun olduğu bir platformda, özellikle proje okulları ve BİLSEM gibi üst düzey okulların yarıştığı bir alanda, özel eğitim veren bir okul olarak böyle bir derece almak gerçekten büyük bir başarıdır. Öğrencilerimiz tüm Türkiye’ye bir şey gösterdi: Engel sanılandadır, azim ve inanç varsa yol kendiliğinden açılır."