Yağmur duası...

“Arpa ektiğiniz tarladan buğday biçemezsiniz” demiş, Celaleddin-i Rumi…
Bu tespit, aynı zamanda Cenab-ı Allah’ın Sünnetüllahını da anlatmaktadır.
Çok temel bir kaidedir: Devesini çöle salıp Allah’a tevekkül eden bir bedeviden, devesini emniyete alıp Allah’a tevekkül eden bedevi daha eftaldir.
Kuraklık, artık bütün dünya ve insanlık için müşterek kozmik bir sorundur.
Amazonlar bile olması gereken yağmurdan mahrum…
Kendi ellerimizle kimyasını bozduğumuz dünya şimdi bizden diyet istiyor.
Bugün Diyanet ülke çapında tüm camilerde irat olunacak hutbede yağmur duasında bulunacak.
Elbette ki her türlü şerden ve musibetten kaçıp Allah’a iltica eden hiçbir mülteci bedbaht olmaz…
Lakin Allah’ın koyduğu bir ölçü var…
O ölçü de şudur:
Hakk’a rıza göstermek…
Başka bir deyimle haddi aşmamak…
Allah haddi aşanları uyarmakla kalmayıp, bu dünyada da cezalandırıyor…
Gelelim Diyanet’in yağmur duasına…
İşin dua kısmına bir itirazımız yok ve fakat dua tek başına hacet gidermez.
Allah niyetine göre değil, eylemine bakarak kullarını değerlendiriyor.
Eğer ağaç dikmeyip yaşadığınız coğrafyayı çölleştirirseniz, kaç asır yağmur duası ederseniz edin nafile…
Siz dünyanın dengesini bozarsanız, dünya da size yeni şartlar dayatır.
Misal; amentü haline gelen “safları sıklaştıralım” yerine, “muhterem cemaat lütfen safları seyrekleştirelim" demek zorunda kalırsınız.
Bütün camilerde ve de hutbelerde ne kadar rica ederseniz, edin Allah koyduğu ölçüyü değiştirmez.
Dini, hurafe ile bulamaç eden toplumlar, kuşkusuz ki duadan keramet umarlar.
Oysa Allah, asla hak yemezdir.
Mevsim itibariyle kimi bölgeler için kar, kimi bölgeler için de zaten yağmur iklimindeyiz.
Evet; beklenen yağmur da kar da yağmıyor.
İnsanlık rahmete muhtaç…
Tamam da…
Ne yani Allah kullarından daha doğrusu Türkiye’nin Diyaneti’nden arzuhal mi bekliyor?
Hayır…
Allah bizden dostdoğru kul olmamızı ve kendi deyimi ile “işletilen aklı” sergilememizi istiyor.
Bugün tüm camilerde yağmur duası yapılacağı için elbette yağmur yağacak değil…
Allah kuralını koymuş...
Diyanet’in hatırı için de bunu değiştirmez…
Allah “benden isteyin” derken aynı zamanda “halinizi de değiştirin” demiyor mu?
Ne yani yarın ülke genelinde yağmur yağıp da barajları sularla doldurmazsa biz şimdi hutbelerdeki duaların makbul olmadığına mı inanacağız yoksa Sünnetullah mı?