ASAYİŞ Haber Girişi : 10 Ağustos 2009 13:52

Toplumumuzda İmam İmajı ve Bir Hikaye

Toplumumuzda İmam İmajı ve Bir Hikaye

Bir internet sitesinde okuduğum bir hikaye beni çok etkiledi.Din görevlilerimiz açısından oldukça anlamlı bulduğum bu hikayeyi çok değerli meslektaşlarımla da paylaşmayı uygun gördüm.Bu hikayede sanırım bir takım gerçekleri siz de görecek kendi insanımıza ve değerlerimize bir çırpıda nasıl sırt çevrildiğini bir kez daha hatırlayacaksınız.Elbette istisnalar kaideyi bozmaz.Ama yüzde yüze yakın bir kesimi müslüman olan ülkemizde kıymetli toplum önderlerimiz olan imamlarımıza bakış açısını sanırım bir kez daha gözden geçirtmek durumundayız.Üç beş üfürükçü sahtekar yüzünden yürekleri vatan millet aşkıyla çarpan saygıdeğer hocalarımızı hiçe sayan ve onlarla aynı kefeye koyan anlayışlar karşısında bu hikaye gerçekten de bir cevap niteliği taşıyor.Bilinçli olarak yapılan küçük görme ve aşağılama propagandalarına rağmen bugün imamlarımız bu memleketin gerçek çimentoları,geleceğimizin vefakar mimarlarıdır.Çeşitli tv kanallarında yayınlanan filmlerde imamlarımızın kötü rollerde gösterilmesi kesinlikle bilinçli olarak yapılmakta,manevi dünyamız kültürel erozyonla çökertilmek istenmektedir.Siz bir Avrupa ülkesinde ve Avrupa tv kanallarında hiç bir papazı kötü ve iğrenç rollerde göremezsiniz.Böyle bir şeye teşebbüs bile edilemez.Ama bizim İslam diyarı kendi ülkemizde kendi imamlarımızı alaya alan ve onları en istenmedik sahnelerle milletin gözünde küçük düşüren sinema filmlerini kahkaha ile izlemekten geri durulmaz.Bu çok acı ve esef verici bir durumdur.Uydurma hikayelerle bu milletin içinde kendi hocalarını alaya alan ve onları küçük düşüren insanların olması ne kadar acıdır.Üç beş üfürükçü sahtekar yüzünden hiçkimsenin bu güzide insanlarımıza alayvari bakmaya hiçbir hakkı yoktur.İmamına saygı duymayan cemaatlerin tesbih taneleri gibi dağılması kaçınılmazdır.Bu hikaye bana çok anlamlı geldi.Buyurun bir de sizlerle paylaşalım...

 

''Müslüman?a haram çeşmesi ''

 

 Bursa 'da vakti zamanında bir müslüman ,çeşme yaptırmış .Eski adı yahudilik yol ağzı, bugünkü adı Arap Şükrü muhitinde, ve başına bir kitabe eklenmiş, "her kula helâl, müslümana haram"... Tabii başkent Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye... Gitmişler kadıya şikayete, yaka paça yakalanmış ,adam huzura getirilmiş, bu nasıl fitnedir, dini islam,ahalisi müslüman olan koca devlette, sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu müslümana yasakla... Olacak işmidir nedir sebebi, aklını mı yitirdin? diye çıkışmışlar adama... Adam müsade buyrun sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır der... Kadı kızar, ne delili, ne ispatı, sen fitne çıkardın müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın katlin vaciptir der. Ama bir yandan da merak eder, nedir gerekçen diye sorar, adam bir tek sultana derim diye cevap verince, karışır yine ortalık. Söz sultana gider, adam saraya yaka paça götürülür... Padişah sinirlenir ama diğer yandan da meraklanır. "de bakalım ne diyeceksen, bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın hem de her kula helâl bir tek müslümana haram yazarsın..." - Adam başı önünde delilim vardır, lâkin ispat ister

- Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin

- O zaman hükme kıldan incedir boynum sultanım

- Eeee

- Sultanım her hangi bir havradan (sinagog) bir rastgele hahamı izahsız yaka paça tutuklayın, bir hafta bakın neler olacak, Dediği yapılmış adamın, tüm azınlıklar bir olmuş, başlarında museviler, "ne oluyor, bu ne zulüm, bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim..." efendim çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş, Bir hafta dolunca sultanım artık bırakmak zamanıdır demiş adam, haham bırakılmış. Azınlıklar mutlu, bu sefer sultana teşekkürler, hediyeler. Az zaman geçmiş ki adam ,aynı işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız sultanım diyor. Aynı işlemle, aynı usulle bir papaz derbest edilmiş, yaka paça alınmış pazar ayininden, aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk  ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğu ile daha bir sarılmışlar birbirlerine. Sultan "bitti mi?" demiş adama

- "Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle" demiş

- Şimdi nedir isteğin?

- Efendim başkentimiz Bursa'nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen alimini alınız mimberinden...Dedikleri gibi olmuş, ulu camiinin imamını, cuma hutbesinin ortasında almışlar... Yaka paça götürmüşler... Ve ne olmuş bilin bakalım ? Bir Allah'ın kulu tek bir olumlu kelâm etmemiş, ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleyeydiniz,bile dememiş. Peşinden giden olmamış, arayan soran olmamış... Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen giden olmamış... Aptal ve cahil bir imam atanmış yerine, ne konuştuğunu kulağının duymadığı yobaz cinsinden, halk halinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derbest edilen koca âlim için; -Biz de onu adam, hoca bellemiştik, Kimbilir ne haltlar etti de tutuklandı ,

vah vah acırım arkasında kıldığım namazlara...

Başka biri  -Sorma sorma...demiş....

Padişah, kadı ve adam izlemişler olanı biteni, padişah;

 - Eee ne olacak şimdi adam?

 - Bırakma zamanıdır sultanım, bir de özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan

 - Haklısın demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş, adam başı önünde;

 - Ey büyük sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böylesi müslümanlara Su helal edilir mi? Sultan acı acı tebessüm etmiş; - "Hava bile haram, hava bile..." demiş... İşte hikayemiz bu kadar... 

 

Evet ,tekrar belirtelim ki istisnalar kaideyi bozmaz.Ama üç aşağı beş yukarı ülkemizde oluşturulmak istenen durum budur.Bütün bunlara rağmen vefakar Din Görevlisi arkadaşlarım görevlerini hakkıyla dün olduğu gibi bugün de yapmaya devam etmektedirler.Onları bir kez daha saygı ve sevgiyle selamlıyor,o güzide camianın bir ferdi olmaktan büyük onur duyuyorum...

Selam,saygı ve dua ile....

Kenan TUNÇ

Yorum  ve görüşleriniz için ... [email protected]