Haber Girişi : 26 Şubat 2015 23:49

SÜLEYMAN ŞAH VE TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH VE TÜRBESİ
Suriye sınırları içinde olduğu halde Türkiye'ye ait olan Süleyman Şah türbesi dünyanın gündemine oturan bir operasyonla tarihinde üçüncü kez yeni bir yere nakledildi. "Şah Fırat" Operasyonuyla naaşı güvenli bölgeye alınan Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin dedesi olan Süleyman Şah, Oğuzların Kayı boyundan olup Ertuğrul Gazi'nin babasıdır. 
Süleyman Şah'ın, 12. yüzyılın sonlarında doğduğu ve Kayı boyunun reisi olduğu malum. Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın Orta Asya'daki istilâsı üzerine, 13. yüzyılda Türkistan'dan batıya doğru göç etmeye karar verip, Türkistan'dan 50.000 kişiyle Kuzey Kafkasya üzerinden Doğu Anadolu'ya gelerek, 1214'te Erzincan ve Ahlat taraflarına yerleşir. Aynı boya mensup bazı aşiretler de Diyarbakır, Mardin ve Urfa'ya yerleşmişlerdir. 
Süleyman Şah'ın Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar Bey ve Ertuğrul Bey adında dört oğlu vardır. Sungur Tekin ve Gündoğdu, kabileleriyle birlikte eski yurtlarına döner. Dündar Bey ve Ertuğrul Gazi de 400 çadırlık aile efradıyla beraber yeni bir yurt aramak için Pasin ovası ile Sürmeliçukur yöresine giderler.
Süleyman Şah Kayı boyundan birkaç bey ile 1227 yılında iki muhafızı ile birlikte Caber'e giderken Fırat Nehri'nde boğulmuştur. Ölümünden sonra Caber Kalesi'nin dibindeki bir kümbete defnedilirler. 
Süleyman Şah Türbesinin yapımı 1144 yılında Halep Emiri Zengi Atabek tarafından başlatılır ve oğlu Nureddin tarafından tamamlanır. Selahaddin Eyyubi tarafından koruma altına alınan türbe 1260 yılında Moğollar tarafından yıkılır. Daha sonra kaledeki türbe, 1510'lu yıllara kadar bakım görmez. Yavuz Sultan Selim, bölgeyi fethettikten sonra tekrar düzenlenip restorasyon yaptırır.
1882 yılında, Sultan Abdülhamid döneminde mezar tekrar gündeme gelmiş, bir türbe olarak yeniden inşası için keşifler yaptırılmış ve inşası için karar alınmıştır. Türbeye ek olarak kuyu, ambar ve muhafızlar için bir koğuş yaptırılmıştır. Türbeye bir onbaşı kumandasında bir takım ve maaşlı bir türbedar da atanmıştır. Daha sonra 1910 yılında, Sultan Mehmed Reşad döneminde yeni bir keşif yaptırılmış, türbenin tamiri kararlaştırılmış fakat 1.Dünya Savaşı'ndan dolayı tamirat mümkün olamamıştır.
Urfa Müftülüğü Mahalli Evkaf İdaresi kayıtlarında Türbede, imamlık, müezzinlik ve hizmetçilik görevleri yürüten Şeyh Süleyman Efendi'ye 1924 yılında 7 lira ödendiği bilgisi de bulunmaktadır. 
23 Ocak 2003 tarihinde Ankara'da imzalanan "Süleyman Şah Türbesi Tahkimat Projesinin Uygulanmasına İlişkin Ana Tutanak" çerçevesinde, türbenin yerinde kalması konusunda Suriye ile mutabakata varılmış, arazi sınırları tahkim edilmiş, kapsamlı bir onarım yapılmış ve karakol binası yeniden inşa edilerek, Süleyman Şah Türbesi tekrar ziyarete açılmıştır. 
2008 yılında Teşrin Barajı'nın yükselen su seviyesinin türbeyi yeniden tehdit etmesi üzerine, Cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı tadilatına gidilmiştir. Fırat Nehri'nin yükselmesi riskine karşı alınan tedbirler yanında, türbenin çevresine beton duvar örülmüş ve iki bayrak direği dikilmiştir. Ayrıca, karakoldan çıkan atık suların Fırat Nehri'ni kirletmemesi için karakol binasının arka bölümünde arıtma sistemi kurulmuş ve türbenin etrafı, Türkiye'den gönderilen ağaçlar ve hazır çim ile yeşil bir alan haline getirilmiştir.
Türbenin şimdiki yeri ise Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinin sınır bölgesindeki Eşme köyünün tam karşısında yer alıyor ve askerlerimizce korunmaya devam ediyor.
Bütün ecdadımıza Rabbimden rahmet dilerken yazımızı Süleyman Şah'ın eşi Hayme Hatun'un (Ertuğrul Gazi'nin annesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi'nin de büyükannesi) bir öğüdü ile bitirmek istiyorum:
''Oğul!... Anayurttan ayrılalı yıllar geçti. Deli rüzgârlar önünde oradan oraya savrulduk. Beylik otağını kurduğumuz şu yaylalar, artık son durağımız, son konağımız olsun. Oğuz'un yurtlarına diktiğimiz ağaçların kökleri kara yerin derinliklerine, dalları gökyüzünün yüceliklerine uzansın. 
Ak-boz atlara binip yağı üstüne yel gibi vardıkça Kadir Allah gözü pek yiğitlerimizi korusun. Göğsü kaba yerli kara dağlar gibi duran erlerimiz ile kır çiçekleri gibi saf ve temiz, ak yüzlü, ala gözlü kızlarımız kutlu Kayı Boyumuza gürbüz evlatlar versinler. 
Altın başlı otağlarımız Çarşamba yaylasını bürüsün. Kayı'nın ve diğer bütün boyların oğullarını Ertuğrul'umla bir tutarım. Onların hepsini soyumuz için Hakk'ın kutsal birer emaneti bilirim.
Oğul? Boyundan, soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki, insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes gezsin.
Ululuk isteyen töreden ayrılmasın. Bu dünya bir oturma yeri değildir. Yapacağın iyi ve doğru işlerle insanların hizmetinde bulunursan güzel övünçler senin olur. 

Kalbinden imanı, ağzından duayı, davranışından erdemi hiç eksik etme. 
Bir de sabırlı ol oğul! Unutma ki ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur. 
Oğul... Beylik dernekle, ağalık vermek iledir. Sofranı ve keseni yoksullara açık tut.
Evet! Hayme Ana sadece bir ana değil, tüm analara örnek bir Türk anasıdır. Aynı zamanda bir filozoftur, her öğüdü bu gün bile devlet adamlarına ışık tutuyor. 
O,  Türk kadınının isterse toplumda nasıl bir yer edineceğinin, neler yapabileceğinin de en güzel örneğidir. Ruhları şad olsun.

Etiketler : şah
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.