Haber Girişi : 09 Mart 2019 14:37

Süleyman'ın asası... Amerika'nın ipi... Koca Yusuf'un grekoromeni... ...Ve bir de Erdoğan'ın, Brütüsleri...

Süleyman'ın asası... Amerika'nın ipi... Koca Yusuf'un grekoromeni... ...Ve bir de Erdoğan'ın, Brütüsleri...

Rivayet odur ki Cihan Pehlivanımız Koca Yusuf, Amerika'da önüne çıkan tüm rakiplerini devirince, Amerikalılar bu işe fena halde gıcık olmuşlar!

"Nasıl olur da bir Türk önüne gelen her pehlivanı alt eder!"

Haliyle çamura yatmışlar!

İlla da Koca Yusuf'un minder görmemiş sırtını yere çalacaklar!

Ve tarihin tekerrürüne bakın ki...

Amerika, bugün olduğu gibi o gün de son derece kaypak, üç kağıtçı, hacıyatmaz ve fırıldak!

"Tamam" da demişler. "Bizim Koca Yusuf'u şampiyon ilan edebilmemiz için bize mahsus bir güreş stili olan grekoromende de rakiplerini yenmesi lazım!"

Düpedüz, oyun esnasında kural değiştirmek bu... Hatta bu, doğrudan doğruya pislik çıkarmak!

O rivayete göre, bizim teknik heyet yapılan bu teklifi kabul etmez ve müsabakalardan çekileceğimizi bildirir.

Yusuf itiraz eder.

"Hayır hiç de çekilmeyelim. Söyleyin bu keferelere, dedikleri o kendilerine mahsus güreş stili neyse bize tarif etsinler. Ben o şekilde de güreşmeye razıyım."

Bizim heyet ne kadar itiraz etse de nafile, Yusuf kararlıdır.

Nihayet grekoromen güreş şöyledir, yani belden aşağı rakibe dalmak yasaktır derler.

Yusuf, "Tamam, kabul ediyorum" deyip, önüne çıkarılan ilk rakibiyle minderde kapışır.

Amerikalı lavuklar demişti ya "belden aşağı tutmak yasak" diye...

Yusuf da rakibini koltuklarının altından öyle bir kavrayıp havaya kaldırmış ve sıkmış ki, adamı mindere bıraktığında neredeyse kırılmadık kaburgası kalmamış!

Doğru ya da efsane...

Bunu şunun için anlattım.

Son günlerde medyada sıkça yer almaya başladı:

Amerika, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu öncülüğünde yeni bir parti kurdurmak için start verdi!

17 yıldan beri, terör eylemleriyle, provokasyonlarla, darbe girişimleriyle ve en önemlisi de meşru seçimlerle bir türlü al aşağı edemedikleri Recep Tayyip Erdoğan'ı, bu kez de "eski arkadaşları" üstünden vurmayı deniyorlar!

Yani oyun içinde oyun kuruyorlar!

Hapse attılar olmadı...

"Muhtar bile seçilemez" dediler, devlet başkanı oldu...

Gezi ile yıkarız dediler, sarsamadılar...

17-25 Aralık yargı darbe girişimi ile götürürüz dediler, kendileri gitti!

Nihayet ellerindeki son kozu denediler.

15 Temmuz kanlı kalkışma...

Bununla da olmadığını görünce, şeytanın ipine sarılır gibi ekonomik cambazlıklara başvurdular. Tıpkı oyunda hile yapan kumarbazlar gibi!

Gördüler ki hiç bir şekilde yasadışı yollarla biz bu adamı gönderemeyiz. Çünkü halk destekliyor, istiyor, güveniyor, seviyor ve arkasında duruyor.

Abdullatif Şener vakasından ibret almadıkları o kadar belli ki, bu sefer de eskimiş başka aktörlerle yeni film çekmek istiyorlar!

Rahmetli Demirel ne güzel demişti:

"Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulamaz"

Haydi Amerika, hormonlu aklı yüzünden diyelim ki bizim iç dinamiklerimizi okuyacak bir beceriye sahip değil. Peki adının önüne ve ardına bir ton sıfat koyan kimi andavallılara ne demeli?

Sen Erzurum'da bir partinin büyükşehir adayı olarak MHP'lilerin ve milliyetçilerin oylarına talip olacaksın, ama Tekman'a, Karayazı'ya gittiğinde de kökeninden yola çıkarak gidip PKK muhibbi partinin seçim bürosunu ziyaret edeceksin!

İYİ hoş düşünmüşsün de yemezler efendi.

Sen zannediyor musun ki bu millet; senden daha zeki, daha feraset sahibi, daha milliyetçi, daha vatanperver, daha izan ve irfan sahibi değil...

Bu millet her vakit kendisine önder olarak çıkan bir kimsenin kimin ipine sarıldığına dönüp şöyle bir bakar...

Eğer o ipin ucu öyle ya da böyle puştun elindeyse, o önderin adına sanına bakmaksızın sırtını döner ona...

Koca Yusuf, Amerika'da o gavurların kaburgalarını nasıl ki çatır çatır kırmıştıysa, aha burada söylüyorum işte...

Tayyip Erdoğan da bunca dalavereye, şerefsizliğe, kumpasa, tuzak içinde tuzağa rağmen, sırf Allah'ın inayeti ve milletin desteği sayesinde, bu seçimin de galibi gelerek, tüm hesapları boşa çıkartacaktır.

O filmdeki replikle söyleyecek olursak:

"Yeğen, sen zannediyor musun ki bu millet kör ve sağırdır"

Dön bir bak hele ne göreceksin.

Göreceksin ki bu milletin mazisinde, kırk bin türlü hileye karşı şerbetlenmiş bir sine var.

Senin ve senin efendilerinin ise, elinizde kurtların kemirerek zail hale getirdiği, sonunda da, Süleyman'ın dayandığı ama cinlerin bunu bir türlü göremediği ( Bak buradan da şu muskacılara bir gönderme yapıyoruz. Hani 'benim cinlerim var, onlar bana gelecekten ve göklerden haberler getiriyor' diyen muskacılar. Allah da buyuruyor ki 'eğer öyle olsaydı, Süleyman'ın emrindeki o cinler neden Süleyman'ın asasına dayandığı halde öldüğünü ta ki asanın çürümesine kadar göremediler' der miydi? Buna rağmen 'benim cinlerim var, her türlü şeyi bilirim' diyen hokkabazlara hala inanmak istiyorsanız gidin inanın, nasılsa sizin de o asadan bir farkınız yok.... Galiba uzun bir parantez oldu, ama yerinde oldu.) gibi çürüyen asa misali bir ipiniz var. Bir de milletin yüreğine saplayıp saplayıp durduğunuz oklarınız var, hakikaten o kadar "mudara"lar  ki daha yaydan çıkar çıkmaz kırılıyorlar da, bir türlü kılıç sahibi onu göremiyor!

Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.