Haber Girişi : 18 Mayıs 2014 19:57

Somali mi daha uzak, Soma mı?

Somali mi daha uzak, Soma mı?

Ankara’ya Somali mi uzak, Soma mı?Gönülden ırak olan gözden de ırak olur, demiş eskiler...El hak doğru...

Baksanıza vaktiyle Somali’ye gidip orada insan olmalarının bir gereği olarak gözyaşı dökenler, tam altı gündür Soma’nın yerini bir türlü bulamadılar!

Kimdi onlar?

Misal; Ajda Pekkan!

Biliyorsunuz Ajda Hanım, hükümet erkanı ile gitti Somali’de ( sayısı yüzleri bulan estetik ameliyatlarından ötürü, gülüyor mu ağlıyor mu belli olmamasına rağmen) hayli üzülmüş!

Üzülmüş diyoruz. Çünkü biz Ajda Hanım’ın üzgün mü yoksa mutlu mu olduğunu (uzman olmadığımız için) bilemediğimizden, beyanını "esas" kabul etmek zorundayız.

Emine Hanım’la beraber gitmiş ve en azından ağlar gibi yapmıştı.

Aynı Ajda Pekkan, nasıl olduysa oldu tam altı gündür Soma’nın yolunu bulamadı!

Muhtemelen özel uçak yoktu diye...

Muhtemelen Emine Hanım gitmedi diye...

Muhtemelen dünya medyasında iki sütuna da olsa haberi çıkmayacak diye...

Muhtemelen günün sonunda ağlıyor mu, gülüyor mu diye net bir bakışı olmayacak diye...

Muhtemelen işin ucunda çil çil dolar yık diye...

Bütün bunlar varsayım...

Somali’de ağlayan Ajda Hanım’ın niye Soma için kılını kıbırdatmadığını kesin olarak bilmiyoruz.

Belki de birileri O’na Soma’da "konser var" dememiştir de o yüzden gitmemiştir!

Ah bi anlaya bilsek ağlıyor mu gülüyor mu?

Hanımefendi hislerine öyle bi hakim ki güldüğünü sandığınızda aslında O Somali’de ağlıyor, ağladığını sandığınızda da O Bostancı’da "ellerimi yakıyor bu kaynar sular" şeklindeki çalıntı şarkıyı söylüyor!

"Aman petrol, canım petrol" dediği çok olmuştu...

Fakat "Aman kömür, canım kömür" hiç demedi; bu yüzden de Soma’ya gitmedi...

Abartmayın siz de...

Ajda Hanım nereden bilecek ki, Soma daha yakın İstanbul’a, Somali’den...

Üstelik Emine ve öteki hanımlar yoksa, ne anlamı var Soma’ya gitmenin!

Ya medya ilgi göstermezse!

Haksız da sayılmaz Ajda Hanım...

Şimdi İstanbul’dan kalkacaksın, Soma’ya gideceksin orada kimse yüzüne bakmayacak, magazin basını filtreli objektiflerle fotoğrafını çekmeyecek, kamera doğru açıda durmayacak, makyaj amatörce olacak...

Zorun ne anam-bacım?

Ne işin var Soma’da...

Ama Somali öyle değil...

Orada VIP uygulama var, first leydiler var, dünya medyası var...

En önemlisi de gerdirip gerdirmediğini soran medya yok.

Şimdi siz söyleyin, Ajda Hanım niye Somali yerine Soma’ya gitsin ki...

İşin ucunda en küçük bir reklam dahi yok.

Yine de haksızlık etmeyelim...

Bilmem kaç asırdır bu milletin tepesinde "süper star" namıyla malı götüren ama esasında kendi milletinden bi haber olan Ajda Pekkan, söylediği "aman petrol canım petrol" şarkısıyla aslında "üretim"e hiç de yabancı olmadığını kanıtlamıştır!

Her ne kadar haritada Somali’nin yerini Soma’dan önce gösteriyor olsa bile..

Son bir tespit...

Muhterem Başvekilimiz Tayyip Bey’in, Mısır’da darbeci Sisi’nin ahlak dışı müdahalesinden sonra Adiviye Meydanı’nda sırf demokrasi için mücadele eden Rabia’nın öldürülmesinin ardından (insanlık gereği) ağladığına tanık olduk. Hatta Muhterem Başvekilimiz o gün bugündür bütün kürsü selamlamalarında baş parmağı içeride olan "Rabia" işareti yapmakta. Yani Sürekli "dört" deyip duruyor.

Fakat aynı Muhterem Başvekilimizin 300’ün üzerinde madencimizin öldüğü Soma’da aynı duygu seline kapılmamış olmasını doğrusu anlayabilmiş değilim.

Acaba bizim medya mı olayı iyi takdim edemedi, yoksa Muhterem Başvekilimiz için bu 300 ölüm Rabia’nin ölümünden daha kıymetli mi olmadı?

İnsan olmamızın icabı, haksızlığa direnen Rabia için de ağlıyoruz, maden şehitlerimiz için de...

Çünkü biz mazlum milletlerin davası için çarpışıyoruz.

İster Müslüman, ister dini ayrı gavur olsun; hiç fark etmez...

Nerede bir mazlum ve nerede hakkı yenilmiş bir insan varsa o bizim kardeşimiz.

Biz ona Soma’da madenci mi, yoksa Somali’de siyasetin ilgi odağındaki siyah insan mı diye bakmayız.

Son sözüm şudur:

Keşke yüzümüzü gerdirmek yerine, vicdanlarımızı hür bıraksak...

İşte o vakit herkes görecek ki, Soma, Somali’den hiç de uzakta değil...