Uğursuz, yaratılanların en belalısı olan ahmak insanlardır.
İki gün önce babamın rahatsızlığı sebebi ile arkadaşlarımdan dua etmelerini isterken içlerinden birisi “ Safer Ayı çok uğursuz bir ay, ne bela olursa bu ay da oluyor.” Dedi. Bunun üzerine orada bulunan bir hanım “ arkadaşlar lütfen safer ayının kötülüğü ile ilgili düşüncelere kapılmayın ilahiyat fakültesi hadis bölümünden bir hocamıza rica ettik bizi bilgilendirdi. Peygamberimiz Hz Muhammed’in “safer ayında uğursuzluk yoktur” diye hadisi var. Safer ayının uğursuzluğu cahiliye dönemi Arapları arasında yaygın bir gelenekmiş, sakın bu tür bir zanna kapılmayınız” dedi.
Elbette Cenab-ı Allah pek çok şeyi insanoğlu için yaratmış, bilerek ya da bilmeyerek yapılan yanlış hareketlerden, görünmez kaza ve belalardan, tabii afetlerden ve en önemlisi yaratılanların en belalısı olan akılsız insanoğlundan sakınmak gerekir.
Bilindiği üzere İslam’da bir tefe’ül anlayışı bir de teşe’üm yorumu vardır. Tefe’ül, herhangi bir gün ve vakitten, olay ve görüntüden iyi manalar çıkarmak, hayırlı sonuçlar gelebileceği yolunda ümit dolu yorumlarda bulunmaktır...Teşe’üm ise bunun tam aksinedir. Olaylara ve görüntülere kötülük getireceği yolunda yorumlarla bakmak, hayırsız şeylere işaret olduğunu söyleyerek ümitsizlik ve uğursuzluk duygusu yaymak..
Mesela:örümceği iyiliğe işaret saymakta bir mahzur olmadığı halde kara kediyi kötülüğe işaret saymakta mahzur vardır. Çünkü iyilik yorumları yapmak bir tefe’üldür. Tefeül ise caiz görülmüştür. Kötülük ve uğursuzluk yorumları yapmak ise, bir teşe’ümdür. Teşe’üm ise caiz görülmemiştir.
Bu yüzden , safer ayını bela musibet ayı olarak yorumlamak bir teşe’ümdür. Teşe’üm ise caiz değildir.
Öyle ise safer ayından korkarak bela ve musibetlerin musallat olacağı endişesine kapılmaya hiç gerek yoktur. Çünkü Allah hiçbir ayı, bir günü uğursuz şekilde ve kötülük için yaratmamıştır. Uğursuzluk ve kötülük, insanların o vakit içinde işledikleri kendi günah ve isyanlarının karşılığını görmelerinden ibaret bir adalet tecellisidir. Bu sebeple aya, güne, kurda kuşa, herhangi bir olaya bakarak uğursuzluk ve ümitsizlik manası çıkarmak İslami bir yorum sayılmaz, isabetli bir görüş olarak görülmez.
Demek ki; yazımızın başında da belirttiğimiz gibi teşe’üm İslam’dan önceki cahiliye devri insanlarından kalma batıl bir anlayıştır. O günkü cahiliye devri insanları evlerinin çatısında bir baykuş öterse, evlerinin yakında harap olup, başlarına bir belanın geleceğinden korkmaya başlarlar. Özellikle elleriyle havaya saldıkları bir güvercin sağa uçarsa hayra, sola uçarsa şerre işaret kabul ederler. Safer ayının uğursuzluğuna da bu anlayış içinde inanmışlar. Halbuki, geçmiş asırların içinde isyan ve itaatsizlikte bulunan kavimlerin başlarına Allah yangın, sel, deprem, rüzgâr gibi belalar musibetler vermiş. Bu bela ve musibetler onlara safer ayından değil, işledikleri günahlardan gelmiş. Ama onlar safer ayında uğursuzluk olduğunu iddia etmekte ısrar etmişler, günümüze kadar bu anlayışın gelmesine sebep olmuşlardı...
Diğer bir Hadis-i şerif te “Kişinin en uğurlu ve en uğursuz organı iki çenesi arasındaki dilidir.” buyrularak, asıl uğursuzluğun, yalan yanlış sözlerle insanları yanlışa yönlendirmekte olduğuna dikkat çekilmişti. Her ayın her günün kendine has bir takım özellikleri vardır. Bu ayda da kılınacak özel namazların yanı sıra her gün mutlaka 100 kere "LA HÂVLE VELÂ KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİYM" söylenirse en hafifi fakirlik olmak üzere 70 çeşit bela, musibet kaldırılır.
Bazı çokbilmişler; safer ayında yapılan nikâhların uğursuz olduğu, bu ayda doğacak çocukların hayırsız olacağını söylerler halbu ki; bu söylentiler de cahiliye devrindeki insanlardan kalmadır. hatta, bu ayda yapılan nikâhların uğursuz olduğunu iddia edenlere Hz. Aişe validemiz uyarılarda bulunarak, “Benim nikâhım da, evliliğim de bu devrede olmuştur.” diyerek bu tip batıl iddialara inanılmaması gerektiğini hatırlatmıştır.
Sözün özü: Rabb’imizin yarattığı ay ve günlerde uğursuzluk yoktur. Her ay ve günde hayır ve uğur vardır. Ay ve gün içinde hayır işleyen hayra ulaşır, şer işleyen de şerre maruz kalır. Demek sorumluluk insanın kendi davranışındadır.