Erzurum, Vatan ve bayrak sevgisinin aşka dönüştüğü, kültürel birikimlerin hassasiyetle korunduğu, millî bilincin zirve yaptığı, ata yurttaki töre kültürünün hissedildiği bir
şehirdir.
Erzurum bu özelliği ile tarihin değişik dönemlerinde kendinden bahsettirmiş, bu yüksek milli bilinç sayesinde bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin temelleri de Erzurumda atılmıştır.
Erzurumun taşıdığı millet bilinci, tarih sayfalarında yerini bulmuş olsa da bu yüce hasleti Erzurumdan yolu geçen ünlü kişilerin fark etmeleri ve duyurmaları da yaygın bir durumdur.
İşte bu ünlü şahsiyetlerden biri de Türk edebiyatçısı Prof. Dr. Mehmet Kaplandır.
1915 yılında Eskişehirin Sivrihisar kasabasında doğmuş olan Prof. Dr. Mehmet Kaplan, milliyetçilik ve kültür meseleleri konusunda yazmış olduğu eserleri ile tanınır.
Kültür milliyetçiliği konusunun yılmaz savunucularından olan Mehmet Kaplanın milliyetçilik anlayışında; kendi milletini sevmek, mevcudiyetini müdafaa etmek, en yüksek medeniyet seviyesine ulaşmasını istemek vardır.
Bu anlayışının Irkçılık, bağnazlık ve koyu taassupla ilgisi olmadığını her fırsatta ifade eden Mehmet Kaplan, milli olan her şeyin yeniden düşünmeye sevk edici bir güç olduğunu ifade eder.
Türkiyenin en önemli kültür meselesinin dil konusu olduğunu belirten Mehmet kaplan milli ve içtimai tesanüt dil ile olur diyerek dil konusunun üzerinde durur
Anadolunun maddi ve manevi olarak fethedildiğini ifade ederken Sultan Alpaslanların
bize toprak verdiğini, Mevlâna ve Yunus Emre gibi mânâ dünyasının önderlerinin de ruh ve maneviyat dünyamızı inşa ettiklerini, millet olarak bu ruhun bir eseri olduğumuzu hatırlatır.
1958-1959 yılları arasında Atatürk Üniversitesinde rektör yardımcılığı ve Edebiyat
Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulunan Mehmet Kaplanın Erzurum hakkındaki intibaları çok dikkat çekicidir.
Örfün, adetin, geleneğin yaşadığı eski bir Anadolu kasabasında doğan Mehmet Kaplan, çocukluğunun geçtiği bu ortamda beslendiği kültür değerlerinin kendisini nasıl etkilediğini anlatırken, öğrenim için gittiği büyük şehirlerde bu ruhu göremediğini ifade eder.
Büyük şehirlerin kalabalıkları içerisinde insanların garipliğini ve yalnızlığını dile getiren Kaplan, insani münasebetlerin ve insanlar arasındaki hissi bağların büyük şehirlerde zayıf olduğunun altını çizerken, milyonlar arasında insanların tek başlarına yaşadıklarını vurgular.
Otuz yıl kaldığı İstanbuldaki yaşantısını bir tünel içinde geçmiş gibi tasvir eden Mehmet Kaplan, çocukluk günlerinde yaşadığı ortamı Erzurumda bulduğunu sevinçle ifade eder.
Beş Şehir kitabında Erzurumu yazan Ahmet Hamdi Tanpınarın asistanı olan Mehmet Kaplan, Erzurumda örf ve âdetleri, masalları, türküleri, sıcaklığı, neşeyi, yiğitliği, insanlığı bulduğunu anlatırken Bizi millet yapan her şeyi orada buldum. diyerek, heyecanını ve sevincini dile getirir.
Kara kalabalıkların, karanlık yalnızlığından kurtulduğunu söyleyen Kaplan, Erzurumda Milletin, milletimin içine tekrar döndüm. der ve artık gurbette olmadığını söyler.
Dadaşların oynadığı barı seyrederken davulun sesi ile kalbinin attığını, zurna ile içinin neşesini haykırdığını ve atlı akıncılarla birlikte ufuklardan ufuklara koştuğunu anlatır. Erzurumda kalabalık değil, millet, benim milletim vardı. der.
Bir kış günü gözlüğünü tamir ettirmek için gittiği gözlükçüde, gözlüğünü tamir eden gözlükçünün tamir için ücret talep etmeyip Bunun için de para alınır mı bey? demesinin kendisini çok etkilediğini belirten Mehmet Kaplan, otuz yıldır duymadığı bu sesin ulvi ruhlu Anadolunun sesi olduğunu ve Erzurum da insanların bir birlerine gizli bağlarla bağlı
olduğunu ifade eder.
Erzurumda yaşayan her dadaş; ölümde, düğünde, hastalıkta, yardımlaşmada ve hayatın başka alanlarında bu gizli bağın gücünün farkındadır.
Bu bağın gücü Erzurumda yaşamanın hazzını artırmaktadır. Erzurumda yaşadığı kısa süre içerisinde çok mesut günler geçirdiğini, kalbinin sevgiyle dolduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Büyük Türkiye Rüyası, Kültür ve Dil, Nesillerin Ruhu, Şiir Tahlilleri, Yunus Emre, Tevfik Fikret, Hikaye Tahlilleri, Tanpınarın Şiir Dünyası, Türk Edebiyatı Üzerin Araştırmalar,
Oğuz Kağan Destanı, Türk Milletinin Kültürel Değerleri gibi arkasında unutulmaz eserler bırakarak 1986 yılında vefat etmiştir.
Kaynakça. Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu, Dergah Yayınları. İstanbul, 2014