Haber Girişi : 08 Mayıs 2016 21:59

OLMAK DEĞİL, OLMAK GİBİ GÖRÜNMEK

OLMAK DEĞİL, OLMAK GİBİ GÖRÜNMEK
Bilimsel bir dergide okumuştum, ana karnında oluşumunu tamamlayan bir bebek, dünyaya gelmeden önceki an ile ölene kadar gördüğü, duyduğu, öğrendiği her şeyi beynine kayıt ediyormuş, hem de silinmemecesine!
Yani bir insan daha dün akşam ne yediğini, geçen cuma günü ne giyindiğini ya da yıllardır görüşmediği birisinin adını hatırlayamaması gerçekte o bilgilerin beyinde olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece düzensiz bir yerleştirme ile zihinde diplere tepilen bu bilgilerin o an bulunup üst tarafa çıkarılamamasıdır. Elbet, bu da dünyanın sonu değil. Hatırlasan ne olur hatırlamasan ne olur. Ancak unutulanlar değil de, özellikle unutulmaya çalışılan bazı durumlar var ki, işte bunlar büyük problem!
Elbet ekstrem tıbbi vakalar, hastalık durumu hariç. Ben genel için söylüyorum ki, var olan bilgileri bilmezden gelmek veya bilememek ya da hatırlayamamak onları gerçekte bilmediğimiz anlamına gelmiyor. Biliyoruz ama bildiğimizi bilmiyoruz!
Hatta bazı durumlarda, kişi kendi ruh sağlığını korumak adına (!) zayıflık, korku ve kişilik problemlerini özellikle unutma gayreti bile gösterebilir. Yalnız dün ne yenildiği unutabilse de, bu tür kişilik problemleri asla zihnin derinliklerine ötelenemiyor!
Okuduklarınıza katılmayabilir, saçma bulabilirsiniz. Ya da "evet ya, doğru" da diyebilirsiniz. Belki birazına. Belki de birçoğuna. Hatta "bak sanki bizim Ahmet'i anlatmış" da diyebilirsiniz.
Şu egoların bitmez tükenmez tatmini. Güçlü olmak, güçlü görünmek adına bir ömrü bu uğurda heba edip sonrada dönüp arkasına baktığında "bir arpa boyu yol aldığını" fark etmek!
Olmak değil, olmak gibi görünmek. Akıllı değil, akıllı görünmek. Güçlü olmak değil, güçlüymüş gibi görünmek. Anlayışlı değil, anlayışlıymış gibi görünmek. Namuslu vatansever, ilim irfan sahibi olmak değil de; öyleymiş gibi görünmek.
Sorsan neden bu hırs diye; hepsinin ortak cevabı aynı; rahat yaşamak ve çocuklarıma bir gelecek hazırlamak için. Özetle dünyanın bin bir türlü hali var(!)
İyi de bu dünyanın o bin bir türlü hali hiç bitmeyecek ki! İyi de, söz de başkaları (çocuklar) için çalışıyorken, yarın senin çocukların da kendi çocukları için çalışacak. Ve bu bir kısır döngü, bu hep böyle mi devam edip gidecek?
Neyse, zaten bunlar zaman zaman konuşulup düşünülen şeyler. Asıl mevzu bence çok daha derin!
İnsanın kendisine söylediği yalanlar. Söyleyip de inandığı gerçek olmayan şeyler.
Oysa neden güçlü olmalısın sorusunun gerçek cevabı birçoğu için şöyle olmalı;
"Aslında ben hep ezildim. Hep horlandım, dışlandım. Ya da bana hep öyle geldi. Bu durum kişiliğimde derin yaralar aştı. O günleri düşündükçe canım acıyor. O günlerden öç almak için güçlü olmalıyım! Bana bunları yaşatanları makamım, servetim, lüks evim ve konforlu aracımla eziyorum onları! Öyle başarılı bir öğrenci de değildim, okuyamadım. Bu da ben de eziklik oluşturdu. Bu gücü kazanacak kadar zeki ve aptal olmadığımı göstermek zorundayım. Bunları yaşamak adına uyanık olmak, ayak oyunları yapıp, el etek öpmek, rüzgarın yönüne göre yelken açmak, başkalarının hakkını yemek zevk veriyor bana. Belki bunları karaktersizlikmiş gibi görebilirsiniz ama hiç öyle değil. Özümde ben temiz kalpli, Allah'a inan, vatanını seven bir kişiyim(!) İnanmıyorsan gel bak, günde beş vakit namaz kılıyor, Cuma namazlarına gidiyorum. Ayrıca evimde de arabamda da Türk bayrakları asılı. Ha, vergi kaçırdığım söyleniyormuş! Günahı söyleyenlerin başına. Varsa bir vebal, o benim değil muhasebecimin. Yoksa ben ne anlarım vergi kaçırmaktan!
Oysa Allah'ta kul da biliyor ki, bahanelerinin hepsi yalan! Ve bu inandığın yalanlar yarın seni cehennem azabından asla korumayacak. Son söz;
Eğer güçlü olacaksan; insanlar ve insanlık için güçlü olmalısın!        
Etiketler : ibrahim sami
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.