ASAYİŞ Haber Girişi : 23 Kasım 2008 00:49

Okuma Özürlü Nesil Kimin Eseri

Okuma Özürlü Nesil Kimin Eseri

Karamsar bir tablo çizmek istemem ama şu istatistikleri görünce durumun hiçte ümit verici olmadığını sizde göreceksiniz.

Türkiye?de kitap okuma oranı % 4,5, Dergi okuma oranı % 4, Gazete okuma oranı % 22, Radyo dinleme oranı %25, Televizyon izleme oranı %94. Birleşmiş milletler insani gelişim raporuna göre, kitap okuma oranında Türkiye, 173 ülke içerisinde 86. sırada. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alım oranı 100 dolar iken Türkiye de 10 dolar. Japonya?da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılırken bu oran Türkiye?de sadece 23 milyon. Toplam nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan?da kitaplar, ortalama 100 bin tirajla basılırken Türkiye?de 2000 ile 3000 arasında basılıyor.

Kahramanmaraş?ta suç işleyen bir gencin okullar için önerilen 100 temel eserden üç tanesini polis gözetiminde okuma cezası ile cezaevine girme arasında muhayyer bırakılınca, cezaevinde kalmayı seçmesi de gençlerimizin durumunu ortaya koyması açısından bu istatistiklere eklenmesi gereken bir haber.

Bu ürkütücü oranların müsebbibi kimdir? Öğretmenler mi? Veliler mi? Ezberciliğe dayalı eğitim sistemimiz mi? Yoksa hepsi mi?

Elbette ki suçlu aramıyoruz. Aslında derdimiz, derdimize çare bulmaktır. ?Ağaç yaşken eğilir? atasözümüzden hareketle okuma alışkanlığı küçük yaşlarda kazandırılması gerektiğini söylemeliyiz. Bu noktada öğretmenlerimize ve velilerimize hem vazife hem de sorumluluk düşüyor. Vazifeleri yeni yetişen nesillere okuma alışkanlığı kazandırmak, sorumlulukları da kitap okuyarak örnek olmak.

Okuyan toplumun sorunları da az olur. Çünkü okuyan insanlar yaşamı daha iyi algılamakta, karşılaştıkları sorunu daha kolay çözebilmektedirler.

Okumak, İslam?ın ilk emridir. İslam?ın peygamberinin okumaya verdiği önemi, Bedir harbinde esir alınanlardan okur-yazar olanlarının serbest bırakılmalarını, on Müslüman?a okuma yazma öğretmeleri şartına bağlamasından anlayabiliriz. Yine Allah Resulünün bir gün mescide geldiğinde, biri zikirle diğeri okumakla meşgul olan iki grubu görünce ?ben muallim olarak gönderildim? diyerek ilimle, okumakla meşgul olanların yanına oturması da diğer bir örnektir.

Okumanın verdiği mutluluk ne para ne de servetle sağlanabilir. Batılı alim Gibban ?Okumayı hiçbir servete değişmem? ifadesiyle yaşamdan aldığı tadı okumaya bağladığını görüyoruz. Diyabette idrardaki şekeri ilk keşfeden, ameliyatlarda narkozu ilk bulan, kanın gıdayı taşıyan sıvı olduğunu ilk keşfeden, el-Kanun fi?t-Tıp adlı eseri asırlarca Avrupa üniversitelerinde okutulan İbn-i Sina, ?Gecelerim hep okumakla geçerdi? diyerek,. Coğrafya eseri ?Cihannüma? ve Biyografi eseri ?Keşfu?z-Zünun? ile meşhur Katip Çelebi ise, ?Mumlar tükenir, güneş, doğar ve ben hala okurdum? diyerek, bu ölümsüz eserleri nasıl yazdıklarını dile getiriyorlar.

Yukarıdaki istatistiklere dönecek olarsak, bu verilere göre bilgilerimizin çoğunu televizyondan alıyoruz. Bu riskli bir durumdur. Hele Türkiye şartlarında bu risk daha da artmaktadır. Sebebi ise Türkiye?deki TV kanallarında yayınlar diziler, eğlence ve yarışma programları toplumumuzun değer yargılarını yansıtmayan, kimliğimizi, kişiliğimizi, aile saadetimizi, toplum huzurumuzu tehdit eden içerikli olmasıdır. Bu haliyle ülkemiz üzerine benzin döken meczuptan farksız.

Şunu da ilave edelim televizyonlar, gazeteler, dergiler en güvensiz ve zayıf bilgi kaynaklarıdır. Bu kaynaklardan beslenen toplumun, bilgi toplumu olmak yerine cinnet toplumu, şiddet toplumu ve hatta günah toplumu olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söylemeliyiz.

Okumada sınır tanımayarak otobüste, trende, uçakta ve özellikle bekleme yerlerinde elinden kitabı düşürmeyen bir toplum olmamız duasıyla?Allah?a emanet olun.