Haber Girişi : 15 Nisan 2016 11:35

KUTLU DOĞUM

KUTLU DOĞUM
Ümmetin olduğumuz devlet yeter! 
Hizmetin kıldığımız izzet yeter!
Malum olduğu üzere Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevi, asırlardır milletimiz tarafından "Mevlid Kandili" olarak kutlanmaktadır. Mevlid Kandilinin ilk defa 13. asırda Erbil Atabeyi MuzafferüddinGökbörü tarafından kutlanmaya başlandığı da bilinmektedir. 
Mevlid Kandillerinde ilim adamları bir araya gelip ilmi, fikri sohbetler yapar, halk sokaklarda mevlidi bir bayram havasında kutlarlardı. Süleyman Çelebi'nin kaleme aldığı Vesiletü'n Necat isimli şiirin, Mevlid adıyla yüzyıllardır sevinçte, tasada, doğumda, ölümde okuna gelmesi ve bu geleneğin bugün de devam etmesi, Peygamberimize olan muhabbetin bir tezahürüdür.
İslamiyet, dünya ve ahiret saadetini kazanmanın tek kaynağıdır. Bu noktadan hareketle İslami tefekkürü cami dışına taşımak, ilim adamlarımızın araştırmalarını ve düşüncelerini halka aktarabilmek için Diyanet İşleri Başkanlığı 1989 yılından beri, yüzyıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan Mevlid geleneğini canlandırmak için Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı "Kutlu Doğum Haftası" olarak ilan etmiştir.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin kutlu doğumunu hep birlikte yaşıyoruz. Tüm il ve ilçe müftülüklerimiz Kutlu Doğum Haftası sebebiyle birçok etkinlikler gerçekleştirdiler ve gerçekleştirmeye devam ediyorlar.
Peygamberimizin doğumunun 1445'inci yılını idrak edeceğimiz bu senenin ana teması Diyanet İşleri Başkanlığımızca "Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet" olarak belirlenmiştir. Bu ana tema tüm il ve ilçelerimiz ile Başkanlığımızın yurtdışı teşkilatlarında işlenmektedir.
"Tevhid, İslam'ın en temel ilkesi, Kur'an ve Sünnetin ruhu, bütün peygamberlerin gönderiliş gayesidir. İslam'ın tevhid dini oluşu, onu diğer din ve inançlardan ayıran en bariz vasfıdır.
Tevhid ilkesinden üç temel esas ortaya çıkar: Selam, eman ve vahdet yani barış, güven ve birlik. İslam-selâm ilişkisi, iman-eman ilişkisi ve tevhid-vahdet ilişkisi doğru kurulamadan bir toplumun İslam toplumu olması mümkün değildir.
İslam, öncelikle insanların zihin ve gönül dünyalarına Allah'ın birliği ve eşsizliği inancını yerleştirerek, şirk başta olmak üzere onları bölünmüşlük ve parçalanmışlığa sevk eden ve saptıran her türlü yanlış inanç, düşünce ve ideolojiden arındırır. Tevhid inancı, insanların kalplerine ve akıllarına sadece Allah'ın birliği ve eşsizliği inanç ve düşüncesini yerleştirmekle kalmaz, aynı zamanda kâinatın tüm farklılık ve çeşitliliğine rağmen mükemmel bir uyum içinde bir ve bütün olarak nasıl var edildiğine ve işleyişine dikkatleri çeker. Dolayısıyla tevhid inancı, en az birlik kavramı kadar çokluk ve farklılık kavramlarını da esas almayı gerektirir. Bu anlayış, irfan geleneğimizde "kesrette vahdet, vahdette kesret" şeklinde ifadesini bulmuştur. 
Tevhid, sadece bir inanç ve düşünce sistemi değil, aynı zamanda bir hayat tarzı ve yaşama biçimidir. Tevhid inancının toplumsal hayattaki karşılığı vahdettir. Vahdet şuurunu toplumsal hayatta gerçekleştirmenin yolu da sosyal adalet ve ahlâk bilincinin fertlere yerleşmesinden geçmektedir.
Vahdet; kardeşlik, dostluk, sevgi, yardımlaşma ve dayanışmadır. Birlikte yaşama, paylaşma, ortak değerlere sahip olma ve ortak ideallere yönelmedir. Tevhidin sancağı altında toplanma, Allah'ın dini yolunda her türlü dünyevi menfaati bir kenara bırakmadır. İslam dünyasında yaşanan acıları ortak, dertleri ortak ve duaları ortak kılmaktır. Müslüman kanının dökülmesini önlemekten daha değerli bir stratejinin, Müslümanların parçalara ayrılmasını engellemekten daha önemli bir siyasetin olmadığını bilmektir. İslam ümmetinin inşa ettiği mümtaz medeniyetlerin, bu medeniyetlerin ortaya koyduğu büyük tecrübelerin farkında olmaktır.
Unutulmamalıdır ki yeryüzündeki bütün muhtaçlara, bütün mazlumlara, bütün insanlığa huzur ve saadet getirecek yegâne nizam İslam'dadır, imandadır, İslam'ın tevhid ve vahdet anlayışındadır. Ancak bunun için bizzat Müslümanların tevhid ve vahdeti iyi ve doğru bir şekilde kavraması gerekmektedir. Şüphesiz ki Allah'ın dini iki kelime, kelime-i tevhid ve vahdet-i kelime yani Allah'ın birliği ve ümmetin birliği üzerine kurulmuştur.
Müslümanların bugün küfrün karşısında tek ses, hainin karşısında tek yürek, zalimin karşısında yekvücut olabilmesi, her şeyden önce mezhebini, meşrebini, ırkını, dilini, coğrafyasını ve ideolojisini değil, İslam'ın tevhid ve vahdet anlayışını esas almasıyla mümkün olabilecektir. Birliğe, dirliğe ve huzura giden yol da; dostu düşmanı tanımanın yolu da; emperyalistleri değil, ümmetin yüzünü güldürmenin yolu da buradan geçmektedir.
Müslümanların vahdetini, uhuvvetini ve maslahatını ön planda tutmak ve bu uğurda her türlü riski alarak hakkı, hakikati, adaleti ve ahlakı savunmak İslam dünyasındaki bütün âlimlerin, münevverlerin ve entelektüellerin en başta gelen vazifesidir.
"Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet" teması ve "İnsanlığı yüceltmek, insanlığı diriltmek ve insanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım!" çağrısı etrafında kutlu doğumunu idrak edeceğimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.s.) getirdiği tevhid dininin ve rahmet yüklü evrensel mesajların; başta ülkemiz olmak üzere bütün Müslümanların vahdetine, birliğine, dirliğine ve huzuruna vesile olmasını, insanlığın merhamet dini İslam'ın rahmet ve adaletinden hiçbir zaman nasipsiz kalmamasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum."(Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet GÖRMEZ' den alıntı.)
Edebiyatımızda sayısız na'tler yazılmıştır. Bu na'tlerin için de dikkat çekenlerden biri olan Yaman Dede'nin"DahîlekYâResulallah" (Sana SığındımEyAllah'ınResûlü!) şiiriyle bitirelim.

DahilekYaResulallah!
GönülhûnolduşevkindenboyandımyâResulallah!
NasılbilmembunîrânadayandımyâResulallah!
EzelbezmindebirdinmezfigândımyâResulallah!
CemâlinleferahnâketkiyandımyâResulallah!

Yanarkalbedevâsınsen,bulunmazbirşifâsınsen!
Muazzambirsehâsınsen, dilersenrûnümâsınsen!
Habîb-iKibriyâsınsen, Muhammed Mustafâsınsen!
CemâlinleferahnâketkiyandımyâResulallah!

Gülaçmazçağlayanakmazİlâhînûrunolmazsa,
Sönerâlemnefeskalmazfelekmanzûrunolmazsa,
Firâkağlarvisâlağlarezelmesrûrunolmazsa,
Cemâlinleferahnâk et kiyandımyâResulallah!

Erircanlar o gülbûy-ırevanbahşınhevâsından,
Güneştitreryanardîdârınınbakihtirâsından,
Perîşânbirniyâzinlerhayâtınmüntehâsından,
Cemâlinleferahnâk et kiyandımyâResulallah!

Susuzkalsamyanarçöllerde can versemelemduymam,
Yanardağlaryanarbağrımdaummanlardanemduymam,
Alevleryağsagöklerdenve ben masseylesemduymam,
Cemâlinleferahnâk et kiyandımyâResulallah!

Ne devlettiryumupaşkınlagözrâhındacânvermek.
NasîbolmazmıSultânımHaremgâhındacânvermek.
Sönerkengözlerimâsânolurâhındacânvermek.
CemâlinleferahnâketkiyandımyâResulallah!

Boyunbüktümperîşânımbuderdinsendetedbîri.
Lebimkavrulduaşkındandönerpâyindetezkîri.
Ne demgönlümmurâdeylersetaltîfeylekıtmîri,
Cemâlinleferahnâk et kiyandımyâResulallah!

Kutlu Doğumun aydınlığında ve önderliğinde dünya insanına İslâm'ı ulaştırma ve tanıtma faaliyetlerinin başarılı, kutlamaların bu hedefi yakalama çabalarını arttırıcı ve hızlandırıcı olması dileklerimle.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.