Haber Girişi : 26 Eylül 2016 01:59

Korucuklu 'köylü Mehdi'ydi, Pensilvanyalı 'Green Card'lı Mesih' oldu!

Korucuklu 'köylü Mehdi'ydi, Pensilvanyalı 'Green  Card'lı Mesih' oldu!
Bizler de başkaları da ha bire "Erzurumlu" yazıp duruyoruz ya, aslında hem Erzurum'a haksızlık ediyoruz, hem de bir "gerçek"in saklanmasına istemeden de olsa çanak tutuyoruz sanki!
Bizzat kendisi, "Küçük Dünyam" adını verdiği ve neredeyse tamamı, O'nu Mehdi'liğe götüren ifadelerden oluşan kitabında diyor ki, "...Aslımız Medine'ye dayanmaktadır. Ulu büyüklerim bu kutlu şehirden yola çıkarak, Anadolu'ya gelmişler ve Siirt'e yerleşmişler." 
Nasıl tespit etmişse artık!
Her neyse; mademki kendisi öyle diyor, biz de "kişinin beyanı esastır" düsturuna uyalım!
Devam ediyor:
"...Büyüklerimizin bir kısmı, ilim ve irfan yuvası Siirt'te kalarak irşada devam ederken, bazıları da daha Doğu'ya yürümüşler ve Erzurum'un Hasankale İlçesi Korucuk Köyü'ne kadar varmışlar."
Yalnızca "Küçük Dünyam"da değil, bu ve bu minval üzere olan ifadeler, çeşitli hatıratlarda, röportajlarda ve başka kitaplarda yüzlerce kez tekrarlanıp durmuş.
Esvaplı şeytan, tevil götürmez bir açıklıkla, aslının "Arap" olduğunu söylüyor!
Kaldı ki Türk de olabilirdi. Meselenin bu yanında değiliz. Bir milletin içinden hain de çıkar, kahraman da... Çok şükür ki, bizim milletimizin haini az, kahramanı çoktur. Fakat neylersiniz ki, APO ve FETÖ gibi hainlerimiz de ziyadesiyle mevcut.
Neyse, biz konumuza dönelim...
Geçenlerde televizyonların birinde konuşmacılar FETÖ üzerine analiz yaparken, bir konuk, "...Arkadaşlar şu adama ikide bir 'Erzurumlu' deyip durmayın, bunun aslı Arap'tır. Kendisi Erzurum'a Siirt'ten göç etmiş bir ailenin ferdidir" dedi.
Kuvvetle muhtemeldir ki, o konuk Erzurumluydu. 
Ramak kaldı ki Türkiye'yi ateşe verecek şedit bir hainle hemşeri olmayı kabullenemiyor, şehir asabiyesi ile itiraz ediyordu.
Çok bir anlamı yok; ama haksız da değil hani...
Fakat bundan şu sonuç da çıkmaz tabii ki:
Hainler Erzurum'dan değil, çıksa çıksa yalnızca Siirt'ten çıkar!
İster Siirtli, isterse Erzurumlu olsun; hiç mi hiç fark etmez!
-Hain ve alçak mı?
-Evet; hain ve alçak!
İşte o kadar...
Aynı ana-babadan olma iki kardeşten biri insanlık için umut ışığı oluyor, öbürü de insanlığın katili...
Ana-baba mı suçlu?
Burada asıl dikkatinizi çekmeye çalıştığım husus şudur:
Bu esvaplı şeytan değil miydi ki, önce kendini Mehdi, sonra da (baktı ki Mehdilik yerel kalıyor, "dinler arası diyalog"un da gazıyla) Mesih ilan eden?
Hani diyorlar ya, "...adam ta kırk yıl önce yola çıkarken bugünleri planlamış" diye...
Doğru...
En azından 30 yıl önce yazdığı "Küçük Dünyam"da, müritlerinin kendisini Mehdi olarak görebilmesi için önce soyuna, "derin bir kök"  bulmuş sonra da o kökü kutsal bir renge boyamış!
Malumunuz, Mehdi inancını savunan kesimlerin amentülerine göre, er ya da geç zuhur edecek olan Mehdi, Arap asıllı ve illâ da Ehlibeyt'ten olacak!
Baş hain; işte bu sebepten ötürü, ta 30 yıl önce "...Aslımız Medine'den göç etmiş" diye yazmış!
Esvaplı şeytan, az çok Şia itikadını da bildiği için, kendini Mehdi ilan etmeden evvel kendine esaslı bir "kütük" bulmuş!
Biliyor ki, kendi kendine "Ben Korucuklu Mehdi Fethullah" diye bir yafta yapıştırsa buna, Sünni müritleri olmasa bile Şia dünyası en azından ağzıyla gülmez!
Bu yüzden o şecere yazıldı: 
Medine'den yola çıkıldı, önce Siirt'e yerleşildi. Siirt'i ehli din kıldıktan sonra, ailenin bir kısmı, üç bin rakımlı şehrin dinden bihaber ahalisini de imana getirmek üzere Erzurum'a geldi!
Bugün gülüp geçiyoruz, değil mi?
Aslında çok vahim bir durum! 
Zira bu baş hain, otuz yıl önce bu zırvaları ve daha sapıkça hezeyanları yazdığında, bu ülkede nice kelli felli adamlar, nice boylarından uzun diplomalara sahip hocalar ve nice eşek yükünden çok parası olan patronlar, arkasına takılıp gitti!
Hem öyle bir gittiler ki, sonunda esvaplı şeytanı Mehdilikten Mesihliğe terfi ettirmekle kalmayıp, daha garanti olsun diye, bir de "Kâinat İmamı" payesi verdiler!
O da nihayet dayanamadı, "Madem 'kâinat' benim, o vakit dilediğimi yaparım" dedi ve ilk darbe girişimini de zaten vatanı olmayan Türkiye'de denedi!
Dünya için artık çok geç!
O'nu oraya çıkaranlar, O'na, "Yahu etme eyleme; bütün bunlar, yani senin Mehdi olman da Mesih olman da dinler arası diyaloğun da, hatta senin kâinat imamı olman da, hepsi bizim yazıp çizdiğimiz, sana ve senin peşinden koşan salaklara oynattığımız bir oyundu, senaryoydu. Artık aklını başına devşir" deseler bile para etmez!
Bereket versin ki biz, şimdilik tehlikeyi atlattık...
Bundan sonrasını gayrı dünya düşünsün, diyeceğiz, fakat ara yerde masum insanlar yanacak, kıyamıyoruz!
Şimdi düşünüyorum da, keşke Mehdi olarak kalsaydı! 
O "Küçük Dünyası"ndaki hezeyanlarını, kürsülerden vaaz namına salya sümük anlatan bir vaiz olurdu!.
Hiç kimse de yadırgamazdı hani... Çünkü aynı biçimde olanlardan, bu mümbit vatanımızda o kadar çok ki!
Baksanıza hiç birinin "askeri darbe yapmak" gibi bir dertleri yok. Hepsi halinden memnun! Nasılsa devletle de yeniden el sıkıştılar! 
Böyle iyi... Al takke ver gülüm, geçinip gidiyorlar!
Tahsisatları da tamam, taksiratları da!
Öbür dünyada ne olur, onu bilemem artık.
Aksilik bu ya işte...
Medine asıllı Korucuklu bu köylü Mehdi, tıkır tıkır işleyen bir düzeni bozdu!
Neyse ki dünya, bundan böyle O'na, "Korucuklu Mehdi" demek yerine, "Pensilvanyalı Mesih" ya da "ben onun kapısında it olurum" biçiminde ilim-irfan serdeden profesör müritlerinin ifadesiyle, "Kâinat İmamı" diyecek!
Anlayacağınız bomba onların kucağında!
Pimini çekmeden önce düşüneceklerdi! 
Biz sıramızı savdık!
Dünya unutmasın ki herifçioğlunun cebinde, Türk pasaportu yerine, her kapıyı açan tapu gibi Amerikan Green Card'ı var!



Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.