HİNDİSTAN’DA PROTESTOLAR

Gelin bu hafta Hindistan’a gidelim, Hindistan’da Ağustos’tan beri devam eden çiftçi protestoları nereden kaynaklandı inceleyelim. Hindistan Parlamentosu’ndan çiftçilerin geleceğini sil baştan düzenleyecek 3 tarım yasası çıktı. Sendikalar hiçbir taviz verilmeksizin, pazarlık yapılmaksızın, anti-çiftçi yasası olarak adlandırdıkları bu yasanın geri çekilmesi konusunda ısrarcılar. Sendikaların yaptıkları açıklamaya göre Kasım 2020’de 300 milyon insan katılımını bulan gösterilerle, polis müdahalesiyle protestolar git gide kızıştı. Peki tarım yasaları çiftçileri bu denli kızdıracak ne öngördü?

İlk olarak, çiftçilerin ürünlerinin asgari olarak devlet tarafından belirlenen bir alım bedeliyle satılmasını öngören uygulama kaldırılıyor. Modi hükümetine göre, devletin yönettiği pazarlarda satış yapmaktansa özel sektöre açılmak ve piyasanın kendi kendini yönetmesine izin vermek çiftçiler için de daha karlı olacak. Çiftçiler de meseleyi böyle görüyor mu? Elbette hayır. Hindistan’da nüfusun %40’ı tarım ve onun çevresinde gelişen alanlarla geçimini sağlıyor bu yüzde kırklık nüfusun %85’i ülkedeki tarım arazilerinin yalnızca %5’ine sahip. Çiftçilerin yarısından fazlasının ise borca batık halde olduğu ve çiftçi intiharlarının da arttığı kaydediliyor. Geçtiğimiz yılda ülkedeki intiharların %7’si çiftçi intiharları. Esasında, birçok çitçi sendikası da 1960’lardan bu yana uzanan ve tarıma devlet desteği/müdahalesi öngören ve Yeşil Devrim olarak adlandırılan günlerden kalma politikaların yenilenmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak özellikle çok uluslu şirketlerin devletlerle yarıştığı bir ekonomik düzende, bu yeni politikalar %85’i ancak kendi geçimini sağlayacak kadar tarım yapan çiftçileri bu şirketlerin insafına bırakmak anlamına geliyor. Çiftçilerin ürünlerini muhafaza edecek yerleri bulunmadığı ve hasattan kısa süre sonra satmak zorunda oldukları için özel sektör aktörlerinin, çiftçileri hasatlarının ziyan olması ve geçmişte devletin uyguladığı fiyatların çok altında satmaları gibi bir ikilemde bırakmalarından endişe duyuluyor. Küçük çiftçinin emeği neredeyse bedava hale gelirken şirketlerle pazarlık gücünde olabilen, teknik imkanları ve toprak büyüklüğüyle hali hazırda zengin olan büyük çiftçilerin piyasa ekonomisinin faydasını görüp daha da zenginleşeceği, yani fakirin daha da fakir zenginin daha da zengin olacağı bir sistem öngörülmüş durumda.

Bunun yanında, hükümetin öngördüğü tarımda teknolojinin daha aktif kullanılması, e-ticaretin yaygınlaşması gibi meselelerde de yenilik getiren yasalara, yine geleneksel yöntemlere alışmış olan çiftçiler karşı çıkıyor, anız yakma cezasının kaldırılması isteniyor.

Hindistan’da da protestoların içine farklı talepler, hatta dini ve etnik ayrımlar karışmış durumda. Ancak kimi taleplerin yeni dünya ile uyum içinde olmaması yahut haksızlığının tartışılabilir olması, asgari ihtiyaçlarını tarımdan karşılayan yüz milyonlarca insanın daha da fakirleşmesi riskinin korkunçluğunu örtmemelidir.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.