HAS DADAŞLIĞIN SON TEMSİLCİLERİNDEN ZÜHTÜ AKBABA

Erzurum kültürünün ete ve kemiğe bürünmüş hali olan Zühtü Akbaba dadaşlık ruhunu hakkıyla taşıyan bir büyüğümüzdü.

Onun, Erzurum’a olan sevgisi ve sadakati anlatılır gibi değildi.

Yozlaşan kültürü ve içi boşaltılmış kavramlarıyla ayakta durmaya çalışan Erzurum’un, geçmişle ilgili yegâne hafızalarından biri olan Zühtü Akbaba, şehre olan vefa borcunu fazlasıyla ödeyen hasbi bir dadaştı.

Dünya üzerinde akranlarına oranla uzun ve güzel bir ömür sürdü.

İncitmedi, incinmedi. Saygı ve muhabbet deryasında kulaç atanlar oldu.

Kader onu öz canından sevdiği Erzurum’dan İstanbul’a götürmüş olsa da bedeni İstanbul’da, ruhu Erzurum’daydı.

Gençliğinden beri cemiyet hayatı içerisinde olan Zühtü amca, boks, kayak, futbol gibi sporun çeşitli dallarında kendini göstermiş, dadaşlık kültürünün vermiş olduğu karakter ile sporculuk kimliğini birleştirerek güzel bir örnek teşkil etmişti.

Giyimine özen gösteren, saygıda kusur etmeyen, nezaketiyle gönüllere dokunan Zühtü amca, şehir hafızasının canlı tanıklarından biriydi.

Cahit Solakoğlu’yla birlikte yazmış olduğu “Erzurum’da Spor” isimli eser bu hafızanın kitaplaşmış haliydi.

2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nda üzerine düşen görevi Gökalp Olgun’la birlikte yerine getirerek oldukça katkı sağlamıştı.

O günlerde, ulusal TV ekranlarında, Erzurum’da kış sporlarıyla ilgili hatıralarını harika bir şekilde yansıtmıştı.

Sağlık sorunları artıncaya kadar telefon görüşmelerimiz devam etmişti. Cuma günleri benden erken davranır hal hatır sorduktan sonra Palandöken’e bakmamı, Abdurrahman Gazi’ye dönerek Fatiha okumamı ister “yanaklarından öperim” diyerek Erzurum’a selamlarını iletirdi.

İlerleyen yaşına rağmen onun tek yoldaşı, Erzurum üzerine yazılmış kitaplardı.

Rahmetli babamdan dolayı şahsıma özel bir ilgisinin olduğunu hep fark ederdim.

“Erzurum’dan Güzel Hatıralar “isimli kitabımı okudukça hatıralara dalıp gittiğini ve çok mutlu olduğunu hissederdim.

Şehrin kaybolan mahalle ve sokakları gibi şehri bilen tanıyan, kültürünü yaşayan has dadaşların bir bir aramızdan ayrılmaları hüznü ve endişeyi beraberinde getiriyor.

Şehir kültüründen bihaber olanların, kadayıf dolması ve cağ kebap üzerinden Erzurumluluk yapanların anlamayacakları, hissedemeyecekleri bu durum, kadim kültürün farkında olanların yüreğini çok daha acıtmaktadır.

Gökalp Olgun, Cahit Solakoğlu ,Osman Ahlat,Fethi Resuloğlu,Selahattin Babüroğlu,Orhan Noyan  gibi şehrin köşe taşlarından biri olan Zühtü Akbaba’da dünyadan hoş bir sada bırakarak ayrıldı.

Kendilerinden çok şey öğrendiğim ve burada isimlerini sayamadığım Has dadaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Makamları cennet olsun. 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Dadaş 27 Temmuz 2025 08:47

    Büyük şehir belediyesi ve valiliğimize açık çağrıdır. Rahmetli zühtü akbaba gibi Dadaş kültürünün çınarları tükenmektedir. Liselerden izanı açık, irfanı güçlü 15-20 genç seçilerek gruplar halinde belediyenin sosyal tesislerinde ikramlı, müzikli, folklorlü ve sohbetli anlatımıyla kadim kültürümüz Maya mahiyetinde aşılanamazmı? Erdal güzel gibi insanlara bu iş çok rahat yaptırılabilir. Dört, beş saatlik programlar halinde nitelikli iş çıkarılabilir. Gerisi yayılır gider. Bizimkisi bir temenniden ibaret. Top muhataplarında.

  • K.engin esen 26 Temmuz 2025 16:36

    Sn.ervak baskani güzel beyefendi; yazinizdada belirttiğiniz gibi erzurumda o kadim dadas kültürünü yaşatan ve yaşatacak artık kimse kalmadığından siz bile İstanbula göçüp giden insanlarımıza gurur duyup özlemle belliki aniyorsunuz. Şunu iyi bilinci siz ve sizin gibi STK larin gözü önünde eriyip giden sadece erzurumun sosyo ekonomik gücü değil kültürel gucude eridi gitti ve bitti.