Kent kültürünün her geçen gün kan kaybettiği bir dönemden geçiyoruz.
Kırsal kültürün, siyasetin ve homojen düşünce yapısının şehri baskıladığı bu süreçte, şehir kimliğini yaşatmaya gayret eden hasbi dadaşların olması yüreklere su serpmektedir.
Kavramların içinin boşaltıldığı, kent kültürünün kadayıf dolması ve cağ kebaba indirgendiği bu süreçte, sorumluluk duygusu taşıyan yüce gönüllü dadaşların varlığı, gelecek için “Yıkılmadık Ayaktayız” mesajını vermektedir.
Hasetliğin, küsmenin ve çıkar peşinde koşmanın alışkanlık haline getirildiği sosyal yapımızda hesapsız ve karşılıksız şehir için gayret edenlerin sayısı ne yazık ki bir elin parmaklarını geçmemektedir.
Sözde, gönüllülük esasına göre çalıştığını söyleyen yüzlerce STK’nın içinde meselesi şehir kültürü ve dadaşlık olan üç beş STK’dan biri 1954 yılında kurulan Erzurum Halk Oyunları ve Halk Türküleri Turizm Derneği’dir.
Geçmişte önemli faaliyetlere imza atan bu dernek, kültür erozyonuna uğrayan şehir gibi fetret devrine girmiş, üye sayısı bir hayli düşmüş dolayısıyla faaliyetleri azalmıştı.
Dernek Başkanlığına seçilen Selahattin Öğdüm Hoca’nın taşın altına elini sokmasıyla birlikte, dernek faaliyetlerinde gözle görülür bir hareketliliğin olması gelecek için ümitleri artırmıştı.
Hafta sonunda Erzurum Halk Oyunları ve Türküleri Turizm Derneği’nin tertiplediği programda bu hareketliliğin ve heyecanın farkındalığını ziyadesiyle yaşadık.
Doç. Dr. Murat Kamil İnanıcı’nın hiçbir ücret talep etmeden fedakârlıkla çalıştırdığı 20 kişilik çocuk korosunun bağlama eşliğinde okudukları türkülerle, geçmişte TRT’ye sanatçı yetiştiren derneğin çocuk korolarını hatırlayıp, hüznü ve sevinci birlikte yaşadık.
Yine, özveri ile hiçbir ücret almadan çocuklara bar öğreten Şahset İrten’in çalıştırdığı dadaş balalarının sahneye çıkmaları “Güvenirsin Gücüne, Düşünmezsin Yarını” mısralarını hatırlatıyordu.
Hele, bu balaların hançer barını oynamaları görülmeye değerdi.
Miniklerden sonra henüz bıyıkları terlememiş çocuklarımızın bar tutmaları ve Köroğlu barını oynamaları muhteşemdi.
Para karşılığında bar tutulması, bar kıyafetlerine özen gösterilmemesi, birkaç oyunla yetinilmesi son zamanlardaki yozlaşmanın bariz örnekleridir.
Bu gidişatın önüne geçilmesi, gerçek örneklerin yansıtılmasıyla mümkün olabilirdi.
Selahattin Öğdüm Hoca ve ekibi bu duruma kayıtsız kalmayacaklarını yaşattıkları bu gece ile kamuoyuna duyurmuş oldular.
Salonda, Az sayıda izleyici ile eski üyelerden Nihat Akgül, Hamit Yavuzer, Cahit Alparmak, Vedat Gezmiş, Hami Akbaba ve çocukların aileleri vardı. Şehir yöneticilerinden kimsenin olmaması ise can sıkıcıydı.
Selahattin Öğdüm Hoca’nın üç torununun ekipte yer alması dadaşlık ruhunun göstergesiydi.
Saadettin Akatay’ın meşhur “Bar“ şiirini okuyan dadaş balasının performansı ise bu şiiri iliklerine kadar hissederek okuyan Hami Akbaba’nın veliahtı çağrışımını yaptı.
Özlediğimiz bir tabloyu seyretmenin heyecanı ve “marifet, iltifata tabidir” düsturu gereğince kısa bir teşekkür etme borcunu yerine getirme sorumluluğunu hissederek bu duygumuzu salona ilettik.
Çok az kalmış olsak da, birileri yapılan gayretlere kayıtsız kalsa da, başarılar takdir edilmese de, Ata yurttan getirdiğimiz ve kimliğimizi oluşturan kültürel değerlere sahip çıkacağız ve bu emaneti, nefes aldığımız sürece yaşatacağız.
Yarınlarımız için umut taşımamıza sebep olan bu faaliyetleri gerçekleştiren Erzurum Halk Oyunları ve Türküleri Turizm Derneği’ne Başkan Selahattin Öğdüm’e, çocuklarını bu kültüre aşina olmaları için gönderen ailelere, dernek yönetimine ve gönüllü hizmet veren Doç Dr. Murat Kamil İnanıcı ile Bar Hocası Şahset İrten’e, dadaşlar adına şükranlarımı sunar, derneğin Kurucu Başkanı Turan Bilgin ile bu güne kadar başkanlık yapan Muhtar Dursunoğlu, İhsan Ertugay ve Sebahattin Bulut’a Allahtan rahmet hayatta olan Cahit Alparmak’a sağlık ve esenlikler dilerim.