Bazı insanlar vardır ki, hayatta ki duruşlarıyla, eserleriyle, söylemleriyle adeta birer abidedirler.
Onlar ne güce secde ederler ne de zulme rıza gösterirler.
Ömürlerini iyiliğe ve dürüstlüğe adamışlardır.
Hani arada bir de olsa söyleriz ya, “adam gibi adam.”
İnancım şudur: İşte o adam gibi adamlar olmasa şehrin bir yanı eksik kalırdı.
Çok şükür ki onların sayıları çok, bu sebepten güvendeyiz.
Şimdi hepsini tek tek saymaya kalksam, bu köşenin istiap hakkını aşmış olurum.
Bugün bir güzel adamı yazmakla yetineceğim…
Afganlı muhacirler, O’na “baba” dediler.
Soyadıyla lakabı birleşince ortaya Erdal Güzel çıkıyor.
ERVAK’ın efsane başkanı, iyi bir eczacı, yiğit bir Dadaş ve esaslı bir adam…
“Bana ne memlekette olup bitenlerden. Ben ilacımı satarım, SGK’dan paramı alıp keyfime bakarım” demedi…
Bilakis “memleketin her derdi benim de sorunumdur” ilkesini savundu.
Rahmetli “Tapucu Mehmet Beyin” oğlu…
Doktor Cengiz’in ve iş insanı Uğur’un kardeşi…
Anne tarafından dedesi de çok meşhur, ama daha önemlisi çok kıymetli bir isim:
Münir Alpagut…
Hakim, avukat, tüccar ve sanayi odası başkanı…
Değerli büyüğüm Erdal ağabeyi, bu şehrin yalnızca mümtaz bir evladı değil, aynı zamanda yaşayan hafızasıdır.
Ömrünü vakfettiği hayır hasenat işlerinden bir boşluk bulduğun da kitap yazar…
Lütfedip imzalayarak, göndermiş:
“Güzel Dadaşın Kaleminden”
Henüz okumaya başladım.
Besbelli ki Erzurum’u anlatıyor, maziye yolculuk yapıyor, geleneklere selam çakıyor.
Ciritten, Osmanlı dönemindeki azınlık mekteplerine kadar bir panorama var…
İz bırakan hemşerilerimizden, eczacılığın memleketteki geçmişine götürüyor bizi…
Kitaba, o başlığı yayıncı mı yoksa editörler mi koydu bilmiyorum.
“Cuk diye oturmuş” sözü, ancak bu kadar isabetli olurdu.
Erdal ağabeyinin ne arka planı ne de gizli bir ajandası var.
Dümdüz bir insan…
Bediüzzaman diyor ya:
“Hakkın hatırı âlidir hiçbir hatıra feda edilmez, yalnız hak sağ olsun.”
Erdal Güzel, tam da bu cenahta yürüyen insandır.
Eğilip bükülmez…
FETÖ’cüler, aynı yıllarda O’na da bana da az çektirmediler hani…
“Güzel Dadaşın Kaleminden”
Güzel kelamların edildiği bir eser…
Eskiler ne güzel buyurmuş:
“Dilin zekatı da güzel kelam etmektir.”
Ve en mühimi de ahde vefayı hatırlatıyor bize…