Haber Girişi : 18 Eylül 2017 00:31

Gidip şu Musul'u alalım!

Gidip şu Musul'u alalım!
Türkiye'nin gündemini haklı olarak meşgul eden şu referandum meselesi sizin gibi benim de kafamı kurcalıyor günlerdir. 
Bazı dostlar, "haklı infial ve itirazlarımızı dinlemeyip referandumu yaparlarsa Türkiye'nin Musul ve Kerkük'e girme hakkı doğar." Düşüncesindeler. Benim de duygularımı okşuyor bu fikir, lakin aklım 'dur hele biraz, düşün, sakin ol' diyor. 
*
Lozan Antlaşması'nda Musul sorunu çözüme bağlanmamıştı.
Bu konuda kaleme alınan kitaplarda detaylı şekilde anlatıldığı üzere  "görüşmeler uzayınca İsmet Paşa, konunun Türkiye ile İngiltere arasında çözülmesini önermiş; bu önerisi de taraflarca benimsenmişti."
*
Bu karar uyarınca Musul konusundaki ilk görüşme 19 Mayıs 1924 günü İstanbul'da yapıldı. «Haliç konferansı» diye bilinen konferanstan sonuç alınamadı.
İngilizler Süleymaniye, Kerkük ve Musul kentlerini Türkiye'ye bırakmak istemiyorlar: " Musul Kraliyet hükümeti için pek lazımdır." Diyerek sözü kestirip atıyorlardı. 
Sanki bizim için hiç lazım değildi?
*
Uğur Mumcu'nun "Kazım Karabekir Anlatıyor" adlı kitabında konuyla ilgili ilginç bir bölüm var:
Haliç konferansından önce Karabekir, yakın arkadaşı İsmet Paşa ile sık sık görüşüyordu. 
Bir görüşmelerinde İsmet Paşa birdenbire: «Kâzım, Musul boş, şunu işgal ediversene...» demiş.
*
Karabekir, İsmet Paşa'ya şu cevabı vermiş: 
-Bu hareket İngilizlere karşı ilansız bir harp demek olur. Oradaki kıtaları az da olsa tayyare kuvvetleri üstündür. (?)  Ben, kati olarak vazife kabul etmem. Size de tavsiyem bu uçuruma milleti sürüklemeyin.
*
Karabekir devam ediyor:
Fevzi Paşa'ya İsmet Paşa'nın bana Musul'u almayı teklif ettiğini, bunun daha önce de Gazi tarafından yapıldığını anlattım. Hayret etti ve bana şu cevabı verdi:
-Tuhaf şey! Benim böyle bir şeyden haberim yok. Bir harekât yapılacağı konusunda benimle bir şey görüşmemişlerdi. 
Bu cevaba benim hayretim daha büyük oldu.
*
Anılardan anlıyoruz ki, Atatürk de aynı teklifi yapmış, git Musul'u al demiş Karabekir Paşa'ya? Misakımilli sınırları içinde bulunduğu halde Lozan'da sökülüp alınamayan bu güzel vatan köşeleri, anlaşılıyor ki Gazi'nin de içinde ukde olarak kalmıştı. Hatay gibi bir şekilde alınsın isteniyordu oralar da;  çabalar, netice vermeyen 'özel harp' faaliyetlerinden ibaret kaldı ne yazık ki.
Karabekir gibi ordunun bir bölümü askeri bir harekâtı 'milleti uçuruma sürüklemek' olarak görmüşlerdi o koşullarda. 
Karabekir ' Bu işler böyle olmaz, keşke hilafeti erken kaldırmasaydık da siyasi ve diplomatik yolla alsaydık buraları' görüşündedir. 
*
Daha sonraki yıllarda da, 'teenni ve ihtiyat hali' hâkim bir tavır olarak kendini belli etti orduda. 
Nitekim yıllar sonra rahmetli Özal 'bir koyup üç alım' diye celallenip, 'Irak'a dalalım kaybettiğimiz yerleri alalım 'dediğinde Genel Kurmay başkanımız istifa etmişti, bu niyeti devlet aleyhine görerek ve ordunun donanımının yetersizliğini gerekçe göstererek. 
Tezkere konusunda da ordunun çekimser tavrı meclis kararında etkili olmuştu, hatırlarsanız. (Ordu'da darbe ve vesayet konusunda aynı teenni ve ihtiyat tavrını benimsemeyen ve müessir olan bir damar hep olagelmiştir, maalesef.) 
*
Sebepler ne olursa olsun özbeöz vatan köşesi olan bu güzel Türk illeri ellere diyar oldu.
Dün İngilizler için pek lazımdı buralar, bugün ABD için?
*
25 Eylül'de yapılacak referandum bizi alıp getirdi bu meseleye. 
Çünkü ilgili tüm tarafların kabul ettiği gibi Kerkük, Irak'taki referandumun en kritik kenti konumunda.
Referandumda ısrar eden ABD'nin koçbaşı Barzani'nin ana hedefi Kerkük'teki gücünü artırmak.
Referandumun, bir iç savaşa, hatta bölge ülkelerini içine çeken bir savaşa yol açabileceği kaygısı hâkim.
Baksanıza, tüm şer güçler ittifak halindeler; ateşle oynuyorlar, kukla ordular kuruyorlar, terör örgütlerine tır dolusu silahlar dağıtıyorlar, yetmiyor oyluyorlar.
Türklerin içi yanık, Türkmenlerin boynu bükük;  makul Kürtler,  Araplar şaşkın.
Daha net söyleyelim; Referandum sonrası eğer bir Kürt Devletinin kapısı açılırsa, oralarda yaşayan Türk unsurların bir katliam ve hatta soykırıma maruz kalma ihtimali yüksektir. 
*
Türkiye dikkatli, Cumhurbaşkanımız milletin iradesi istikametinde kararlı. 
Muhalefetin de tıpkı bir zamanlar Kıbrıs konusunda ve terörle mücadelede gösterdiği milli duruşu devam ettirmesi lazım.
Referandumun doğuracağı tatsız sürprizler karşısında Hükumeti yalnız bırakmamak bir vatan vazifesi. 

Etiketler : vahdetnafiz
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.