Haber Girişi : 10 Nisan 2016 23:42

GİBİ GİBİ YAŞAMAK

GİBİ GİBİ YAŞAMAK
Bir yazımda, memleketimde diye yazmıştım ama sadece bizde değil, sanırım insanın olduğu her yerde var olan bir gerçek bu; yani kavram kargaşası!
Daha doğrusu doğruların kişi ve zümre menfaatleri için değiştirilmesi gibi? Ve bu çarpıtılmış gerçekleri meşrulaştırarak kesin doğru diye inanmakgibi! 
Milleti millet yapan, birlik ve beraberliğe götüren bazı değer yargılarının kimi parti ve cemaatlar tarafından sahiplenmesi gibi!
İnsanlığı iyi ahlaka yöneltsin diye kural ve yaşam felsefesiyle yine insanlığa hitap etmesi gereken din kavramanın kişi ya da zümreler tarafından çıkarlarına alet edilmesi gibi?
Reformlarıyla aydınlık bir gelecek vaat eden Atatürk'ün ve Atatürkçülüğün arkasına sığınarak belli güç odakları haline gelen gurupların oluşturulması gibi?
Aman Allah'ım! O kadar çok ki bu "gibiler", hangi birini yazayım hangi birini söyleyeyim!
Ezilen millet bundan şikâyet ede dursun, çoğu şikâyet ettiği parti veya zümrelerin yaptığını kendisinden alta olanlara yapıyor. Bu nasıl düzen? Anlayamadım gitti! Anlamak için ancak onlar gibi düşünüp onlar gibi yaşamak gerek sanırım!
Yani şahsi çıkarları için, vatan gibi millet gibi din gibi değerlerin arkasına saklanıp, el etek öpüp geldiğin yerden altta kalanlara tepeden bakacaksın.
Haram kazancının sadakasını verip helâlleştireceksin! Ayaklar altında sürünen şahsiyetini bir makam koltuğuna minder yapıp üzerine oturacaksın?
Milletin halini görmeyecek, kendi zenginliğin kadar devleti zengin görecek ve zengin gördüğün devleti daha bir iştahla emeceksin?
Vicdan ve merhametten uzak, gaddar kişiliğini legal hale getirmek adına top sakal bırakıp, hepsini demokratik çözüm yolları olarak göreceksin?
Dedim ya, bu gibiler o kadar çok ki, hangi birine sitem edeyim?
SEVGİYE AKIL LAZIM
Yine üzerinde kavram kargaşası yaşanan özel bir konu, aşk ve sevgi! 
Yemek kadar su kadar bir ihtiyaçtır sevgi duymak, aşk yaşamak ama böyle değil! Böyleden kastım; insan önce kendisini tanımalı. Nasıl biri ve hangi konularda eksiğinin olduğunu iyice anlamalı. Nelerden hoşlandığını ya da hoşlanmadığını tespit etmeli. Ve bu tespitleri asla başkalarından öğrenmişliğiyle değil, tamamen kendi deneyim ve aklıyla bulmalı. En büyük cesaret, gerçekleri görüp kabullenmekdir. Bu gerçekle, gerçeklerle yüzleşme cesaretini gösterebilmeli insan. Ve sonra da kendisini nedenleriyle sevebileceği insanı aramalı.
Nedensiz sevgi olmaz, olamazda? Yani insan kendini tanıdığı kadar, gerçeklerine hitap eden, ortak paydada yaşam felsefesi örtüşen, eksiklerini kapatan, varlığıyla heyecan duyuran, hayatını kolay ve çekilir hale getiren, yaşamına renkler katan kısaca, bir ömür geçirme isteğini tereddütsüz isteyebileceği insana gerçek sevgiyi duyabilir ancak.. Bu nedenler olmadan ve hatta bu nedenlerin dahi düşünmeden hissettiğin duygular asla sevgi değildir. Hissettiğin şey sadece hayatında birinin olmasını istemenden kaynaklanan arzudur, temennidir. Yalnızlığın bilinmezliğinden korkan yüreğinin seni kurtuluş kapısı olarak ittiği bir daldır. O dal ise sadece sevgi ihtiyacını bir dönem gidereceğin insandır. Bir de şu var ki, kendisini hiç sayan, değersiz gören insan, yanlış bir ilişkiden dolayı çektiği dayanılmaz acıların hazzını yaşamakta! Ya aynen öyle! Ağlayıp sızlıyor, kendisine yapılan haksızlıktan ve hakaretten. N'oldu diye soruyorsun, sevdiğim insan böyle böyle yaptı diyor. Peki, bunu sana yapan insanı nasıl sevebiliyorsun?
Olsun ben bir kere onu sevdim ya, sonsuzu değin severim diyor!
Yahu yanlış insanla cehennem azabı çekmenin neresinde sevgi olabilir! O senin sevgi dediğin, sana çektirdiği acılardan dolayı bedenini ve yüreğini hissetmen olgusudur. O acılar sayesinde hayatta var olduğunu, yaşadığını fark etmendir. Yani sen onu değil, onun sana çektirdiği acıları seviyorsun..
Ve hayat matematiğinde çözüm üreten akıl öyle oyunlar oynuyor ki insana, bazen aşk üzerine yaşanan bu gerçek olmayan sevgiye saygı duymamak elde değil?! Suç senin değil, sana o oyunları oynatan aklının.. O yüzden bu haftaki yazımı aklına yazdım arkadaş, dostum şahit olsun buna?
Etiketler : ibrahim sami
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.