Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu…
Bugün kıymeti kamil anlamda anlaşılmamış olsa bile, ileride adından sitayişle söz edilecek bir komisyondur…
Çünkü “Terörsüz Türkiye”nin siyasi ve hukuki altyapısını hazırlayacak.
Toplumsal duyarlılık azami ölçüde dikkate alınıp, şehit yakınları ile birlikte gazilerin ve uzmanların görüşleri dinlenecek.
Komisyonun yegane ölçüsü: Şeffaflık…
Ne konuşuldu, kim neye itiraz etti, kim hangi önerilerde bulundu…
Kamuoyu tüm olup bitenleri bilecek.
Kararlar, oy çoğunluğu esasına dayanılarak alınacak.
Bağlayıcı hükümler veremeyecek, ama aldığı tavsiye kararları ve hazırlayacağı taslak Büyük Meclis’te ciddiyetle ele alınacak.
Yani yol haritasının ana bulvarlarını saptayacak.
Her ne kadar İYİ Parti, “ben bu işte yokum” dediyse de, esasında bu itiraz komisyonun genel yapısına bir halel getirmiyor.
Keşke İYİ Parti de orda olsaydı ve kafasına yatmayan ne varsa alayına şerh koyup itiraz etseydi.
Bazıları olayın ciddiyetinin ehemmiyetinde değil.
PKK kendini feshetti, silah yaktı.
Kırk küsur yıllık bir bela ülkenin gündeminden defolup gidiyor.
Üstelik devlet, PKK’ya ne taviz verdi ne de gizli pazarlık yaptı.
Bu hususun vatandaşa dost doğru aktarılması ve anlatılması için Cumhur İttifakı iki koldan harekete geçti.
AK Parti de MHP de ülke çapında halkla buluşma programları düzenleyecek.
Misal; MHP 9 Ağustos’ta ilk buluşmayı Erzurum’da yapacak.
Meydanları fitneci ve bozgunculara kaptırmamak için AK Parti de MHP de olağanüstü gayret sarf edecek.
Bu tarihi fırsatın ifsat olmaması için herkes elini taşın altına koymalıdır.
Komisyon üyelerinin ikisi de Erzurum milletvekili…
AK Partili Selami Altınok ve DEM’li Meral Danış Beştaş…
Selami Bey Mülkiyeli, Meral Hanım da hukukçu…
Hep birlikte takip edip göreceğiz, nasıl bir performans sergileyecekler…
Komisyonun ikinci toplantısı yarın yapılacak.
…
Yeri gelmişken bir hikaye daha doğrusu bir temsil aktarmak istiyorum.
Şehrin birine bir vali atanıyor. Vali görevine başlıyor ve birkaç ay içerisinde aşağı yukarı şehrin siyasal ve kültürel yapısını çözüyor.
Bir bakıyor ki şehirde, insanlar gruplara, kliklere ve cemaatlere bölünmüş.
Aralarında kayda değer bir niza olmamasına rağmen herkes birbirine mesafeli duruyor.
Vali çözüm arıyor ve nihayetinde bur formül buluyor.
Bir gün şehrin önde gelenlerini topluyor. Diyor ki, “Gelin hep birlikte bir şehir ormanı kuralım.”
Ormana ve ağaca kim itiraz eder ki…
Kabul ediyorlar ve günü geldiğinde herkes elindeki fidanla orman olacak araziye varıyor.
Fidanları dikiyorlar, eğleniyorlar, oyunlar oynuyorlar, yiyip içip coşuyorlar.
Tam dağılacakları sırada, fitne fücur biri uzaktan bağırıyor:
“İyi de bu ormanın adı ne olacak?”
Haydaaa…
Hava birden değişiyor.
Bir kesim kendi liderinin adını öneriyor, beriki şeyhinin adını, bir başkası da atalarının adını…
Tabii ki bir isim üzerinde ittifak sağlanamıyor ve tartışma büyük bir kavgaya dönüşüyor.
Günün sonunda, sabah sevinç içerisinde toprağa fidan diken o ahali, diktikleri fidanları söküp birbirlerinin kafalarına çalıyor.
Halbuki sabırlı olsalardı, tarih illa ki o ormana en hakiki bir isim zaten verecekti.
Bütün samimiyetimle dileğim odur ki, “Terörsüz Türkiye” ve Meclis çatısı altında teşkil olunan bu komisyonda kimse dikilen fidanları sökmeye kalkmasın…