Görünürde İran’ı İsrail vurdu.
Aslında tam olarak öyle değil.
Değil…
Çünkü İran, içindeki hain ve işbirlikçilerin ihanetine uğradı.
15 Temmuz 2016’da Türkiye’de olduğu gibi…
Kalleşliğin ne can yakıcı bir şey olduğunu, bizden daha iyi kimse bilemez derken… Bir baktık ki, İran da aynı akıbete uğradı.
Osmanlı-Rus Harbi’ydi. (93 Harbi)
Erzurum, Rus ordusu tarafından işgal edildi, şehir halkı tutsak edildi.
Tesadüfen o günlerde memleketi Erzurum’da izinli olan bir önemli paşa vardı.
Küçük oğlu, O’na “Pışıbba” diyordu.
Ruslar evini basıp paşayı tutukladı ve ta Moskova’ya kadar götürdüler.
Aylarca esir hayatı yaşadı, kamplarda ölüm ve açlığa mahkum edildi.
Haklı olarak soranlar çıkacaktı: Durup dururken bir hadiseyi niye hatırlatıyorsun?
Şunun için hatırlatıyorum:
O Erzurumlu paşayı, Rus askerlerine ihbar eden bizzat kapı komşusuydu.
Sırf Ruslardan bir çuval un alma karşılığında!
Milli Mücadele yıllarında da benzer hadisiler oldu.
Düşmanla işbirliği yapan hainler vardı.
İsimleri ve suratları bize benziyordu, bizden gibiydiler.
Lakin alçaktılar, kahpeydiler, şerefsizdiler…
Onları neredeyse bir asır sonra bu kez 15 Temmuz 2016’da bir kez daha gördük.
Belki bu kez bir çuval un için değildi, ama bizi arkadan vurmaya kalktılar.
Amerika namına, kendi halkına kurşun yağdırıp bomba attılar.
Geçtiğimiz Cuma gününden beri aynısı komşu İran’da tekrar etti:
İçindeki alçak hainler eliyle İsrail’den ağır darbe yediler.
Neyse ki İran bu kez, kağıttan kaplan olmadığını gösterdi ve o pislik devletin üzerine ölüm oldu yağdı.
Ağacı kesen baltanın sapı da ağaçtır.
İsrail, korkak ve kalleş bir ülkedir.
İran’ı vuran el İsrail olsa bile kol, kuşkusuz ki bombalayan şu utanmaz Batı’dır.
Gazze’de masum insanların üzerine ölüm olup yağan Siyonist katiller; şimdi ecel terleri döküyorlar.
İran bu kez intikamını misliyle alıyor.
Tel Aviv artık korkunun başkenti.