Haber Girişi : 16 Ocak 2017 15:03

ERZURUM'DAKİ ŞİFALI SULAR VE KAPLICALAR -3 (Çimenözü)

ERZURUM'DAKİ ŞİFALI SULAR VE KAPLICALAR -3 (Çimenözü)

Geçen hafta Erzurum'daki kaplıcalardan Hölenk'i tanıtmıştık. Bu hafta da yine güneyimizde, Çat ilçemizde,  bulunan kaplıcalarımızdan ÇimenözüKaplıcası'nı (Hamzan- Hamzalar) sizlere tanıtmaya çalışacağız. Çimenözü köyü, önceleri Tekman ilçemize bağlıyken daha sonra Çat ilçemize bağlanmıştır. Elimdeki kaynaklar önceden Tekman'a bağlı olduğunu gösteriyor.


Çat ilçesini geçtikten sonra Bingöl ilimiz sınırlarında bulunan Karlıova sınırlarına geçinceye kadar ilerledikten sonra sola doğru bir yol ayrılır. Stabilize olan bu yolda devam ettikçe sizi güzel görüntüler karşılayacaktır. Uzun bir mesafe gittikten sonra gidiş yolunun sağında bir köy karşınıza çıkar. Köye iki giriş vardır: Biri geliş yolundan ayrılır, diğeri ise köyü geçtikten sonra sağa ayrılan yoldur. Eğer kaplıcaya gitmek düşüncesindeyseniz ikinci yolu tavsiye ederim. Aksi halde köyün içinden geçip oradan kaplıcalara doğru ilerlemeniz gerekecektir ki bu da yolun uzamasına sebep olacaktır. Köyünhizasını geçtikten sonra sağa doğru bir yol ayrılıyor ve aşağıda bir köprü görünüyor. Köprüyü geçtikten sonra sola doğru toprak bir yol vardır, o yolu takip edince taşlarla kabaca bir çemberi andıracak şekilde örülmüş bir duvar görürsünüz. Burası erkeklerin yıkandıkları yerdir.


Erkeklerin yıkandıkları yerin suyu uzun bir arktan (suyolundan) gelmektedir. Zira buradaki suyun sıcaklığı kaynaklarda geçtiğine göre ortalama 56 ºC'dir. Suyu açık havada dolaştırarak serinletip öyle suya girmektedirler. Aksi halde suya girmek imkânsızlaşacaktır.


Bu arada bir şeyi de belirtmek istiyorum: Bu sıcaklık; sondaj vurulmamış, doğal sıcaklıktır. Burada bir de sondaj vurulacak olsa yaklaşık 80-85 ºC sıcak su çıkacağı tahmin edilmektedir. Bölgeyi televizyon programımda tanıtırken elimi suya sokup ne kadar bekleyebileceğimi ölçmeye çalışmıştım. Suyun sıcaklığından mıdır yoksa benim dayanıksızlığımdan mı bilinmez 3 saniye kadar ancak tutabilmiştim. Ağustos ayında çekim yaparken arktan geçen suyun sıcaklığı yüzüme vurmaktaydı.


Burayı geçip biraz ilerleyince yeşil bir bina çıkar karşınıza. Burası yakın zamanda kaplıca binası olarak yapılmış. Bina yeni olmasına yeni ama ne hikmettir bilinmez faaliyete geçmemiş. Orada gördüğümüz vatandaşlar suyun yetersiz olduğu gerekçesiyle kaplıcanın faaliyete geçirilmediğini söylediler. Eğer öyle bir şey varsa- ki olmadığına eminim- yatırımın yapılıp bittikten sonra böyle bir şeyin söylenmesi hayli düşündürücüdür.Daha da kötüsü yeni olan kapılar, pencereler kırılmış; soyunma kabinleri, mermerle kaplanan havuz, lavabolar, tuvalet taşları hep tahrip edilmiştir. İlk gittiğimde (2013) kapılar açık olduğu için içinin fotoğraflarını çekme imkânı bulmuştum. Program çekimi için gittiğimde (2015) kapılar kapalı olduğu için programda içeriyi gösterme imkanı bulamamıştım.


O kadar da önemli mi, diye düşünebilirsiniz ama inanın o kadar önemli. Çünkü böyle bir su potansiyeli (Erzurum'un en sıcak suyu) kaplıcaya bağlansa kaplıcadan 12 ay yararlanma imkânı bulunabilecekken suyun bağlanmaması sebebiyle kaplıcadan sadece yaz aylarında yararlanılabilmektedir.

Çimenözü köyünden bir öğrencimle konuyu konuştuğumda öğrencim ilginç bir iddia attı ortaya: Kaplıcanın olduğu yerde define varmış, onu çıkarabilmek için böyle bir proje yapılmış, buradan altın bir heykel çıkmış, projeyi de bunun için formaliteden yapıp bitirmişler.

Bu sözleri duyunca aklıma Erzurum'daki şehir efsaneleri geldi. Hani bir küp altın var ya sürekli yer değiştiren, işte onu anımsadım. Zira malumunuz Erzurum'da, özellikle tarihi eserlerin etrafında, nerede tadilat yapılsa bir dedikodu çıkıyor, "Bir küp altın çıkarıldı." diye. Çalışmadan köşe dönme hayali olan bir millet için bu tarz söylemler son derece normaldir. Çimenözü köyü de sürekli para kazanabilecekleri bir nimeti tepmiş ve dedikodulara kanıp gitmişler. İnşallah ellerindeki nimetin farkına varırlar.

Kaplıca olarak inşa edilen binanın hemen karşısında yemyeşil suyuyla küçük bir göl (Gölcük demek daha doğru olur.)selamlar sizi. Gölün hemen yukarısında 5-10 m kadar bir yolu takip eden cılız su, göle dökülürken şelale görüntüsü vermektedir. Gölün bir kısmında, kayada bir çatlat vardır ve çatlak içeriye doğru ilerlemektedir. Nereye gittiği bilinmemektedir. Bu çatlağın oluşmasında sıcak suyun etkisi var mı, bilinmez. Araştırılması gerekiyor ama önce araştıracak adamı araştırmak lazım.

Gölün dağlara taraf sağında bir dere bulunmaktadır. Asıl su kaynağının bu derenin ilerisinde olduğunu söylediler ama işlerimizin acele oluşu sebebiyle orayı görme şansı bulamadım. Diğer yerlerden çıkan ark dolusu sudan daha fazlasının çıktığı suyu merak etmiyor değilim.


Gölün solunda yer altına doğru giden iki tane kuyu görünümlü delik vardır. Bir insan dikkat etmezse rahatlıkla düşebilir. O kadar geniş deliklerdir bunlar. Bu bölümün ilerisine doğru giderseniz orada da giriş bölümünde olduğu gibi bir duvar görürsünüz. Yuvarlak bir yer yapılmış, içerisinde yere çukur kazıp büyük taşlar koymak (Belki de aslında vardı da insanlar şekil verdiler, bilemeyiz.) suretiyle havuz şekli verilmiş. Duvarların içlerine doğru küçük oyuklar oluşturulmuş, bu oyukların da elbise koymak amacıyla yapıldığı (Bir çeşit dolap görünümü verilmiş.) aşikârdır. Duvarlarda kullanılan taşların çeşidi de ayrıca incelenmesi gereken bir konu. Zira bazı kaynaklar Palandöken'in sönmüş yanardağ olduğunu iddia ederken bazı kaynaklar ise bunun mümkün olmadığını iddia ediyorlar. Bölgenin incelenmesi bu konuda bize önemli bilgiler verebilir, kanaatindeyim.

Bu bölümde genelde bayanlar yıkanırmış. Kenarda olması ve etrafından yol geçmemesi sebebiyle bayanlar tarafından tercih ediliyormuş. Aile olarak gelince de erkekler genelde arabayı bu bölüme doğru bir yerde durdurup yolu keserek erkeklerin o tarafa gitmelerini engelliyorlar. Gerçi ikinci gidişimde bayanların giriş bölümünde yıkandıklarını, bayanların kullandıkları bölümünse boş olduğunu görmüştük.


Bayanların kullandığı bölümün göle doğru 15- 20 m ilerisinde yerden bir ark dolusu su çıkmaktadır. Bu suyu ikiye bölüp bir kısmını yolu uzatarak ve havuzun içerisine boruyla yukarıdan dökülecek şekle getirip soğutmaya çalışmış, diğer suyu duvarın altından geçirip havuza bağlamışlar. Havuza bir sıcak bir de serin su dökülerek girilebilir olması sağlanmış. Kabin görünümü verilmiş olan yıkanma yerlerinin genel görüntüsü de oldukça kirlidir. Buradan faydalanmaya gelen insanların aslında şifa bulabildiklerini pek de düşünmemekteyim. Kaplıca binasının elden geçirilip faaliyete sokulması hem kaplıcadan 12 ay istifade edilmesini sağlayacak hem de temizliği yapılırsa kaplıcanın, şifa yönüyle, amacına ulaşmasını beraberinde getirecektir. Gerçi yapılan binada havuza girmeden önce yıkanılacak bir bölümün olmaması da binaya takviye yapılması gerektiği düşüncesini akla getirmektedir. Ayrıca suyun içilmesi de şifa yönünü artıracaktır.

Suyun kükürt oranı da oldukça yüksektir. Suyun geçtiği her yerde kiremitrengi tortular oluşmaktadır.Dr. Mustafa ÖZDEMİR'in yaptığı su analizinin raporları verilmiştir. ÖZDEMİR'e göre bu su "Romatizmal hastalıklar, cilt hastalıkları, kronik travmatik olaylar, sub akut, lokal kanlanmayı sağlama, adale spazmlarını çözme, inflamasyonlarda kanın fagositozunu arttırmada ve hipertansiyona karşı (SİB) kullanılabilmektedir. Benden söylemesi?

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.