Haber Girişi : 10 Temmuz 2014 21:33

Efsane geri döndü...

Efsane geri döndü...

Evet; gerçekten de bir dönem efsaneydi. Erzurum deyince akla gelen ilk isimlerden biriydi.

Turizmden madenciliğe, müteahhitlikten tarıma, ihracattan kombinacılığa kadar hemen her sektörde faaliyet gösteren dev bir firma...

Seksenli yılların ortalarında ya da ANAP’ın devr-i iktidarında, merhum Başbakan Turgut Özal, bizzat onlar için Erzurum’a gelip, tesislerinin açılış kurdelasını kesmişti.

Kalabalık bir aile...

İspir eşrafından, yerli mi yerli Erzurumlu...

İhsan, Baki, Tahsin, Hikmet, İsmet ve Fikret...

6 kardeş.

Bugün o kardeşlerden yalnızca İsmet ve Tahsin Bey hayattalar...

Onlar da artık ticaretten ellerini ayaklarını çekip, arenayı gençlere bıraktılar.

Aile kalabalık olduğu için efsanenin geri dönmesi de zor olmadı.

Büyük dağın karı çok olur demiş eskiler. Bu yüzdendir ki aile çok acı çekti.

İhsan Bey’in oğlu Murat ile Baki Bey’in oğlu Mustafa çok genç yaşta hayatlarını kaybettiler.

6 kardeşin en büyüğü olan İhsan Bey, bir dönemin hızlı Adalet Partilisiydi. Ben yaştaki meslektaşlarım hatırlayacaktır, Demirel Erzurum’a geldiğinde bu kalabalık ailenin evinde misafir edilirdi.

Seksenden sonra ailenin siyasi çizgisi, merkez sağ’daki Demirel’den, yine merkez sağdaki Özal’a kaymıştı. Hatta ailenin ikinci kuşağı bir dönem Turgut Sunalp’ın MDP’siyle beraber oldu. Öyle ki, Konsey veto etmemiş olsaydı, İsmet Bey’in oğlu Abdulkadir (İstanbul’da yaşar) Erzurum milletvekili seçilecekti. Kenan Evren başkanlığındaki darbe konseyi  Abdulkadir Bey’in üstünü çizince yerine maliyeci hemşehrimiz rahmetli Ebubekir Akay  vekil seçildi.

Hanedan bir ailedir...

Ama bir o kadar da devlet eliyle kadre uğratılmış bir ailedir.

Seksenli yılların ortalarında hemen bütün Türkiye kalkınma yolunda dolu dizgin koşarken Erzurum adına o görev bu hanedan ailenin omuzlarına yüklenmişti.

Ellerinden geleni yaptılar, otelden kombinaya kadar onlarca yatırıma ön ayak oldular, yüzlerce insanı istihdam ettiler. Ne var ki talihsizlik bir türlü yakalarını bırakmadı. Ya Kalkınma Bankası’nın çelmesine takıldılar, ya da Ziraat Bankası’nın ceberrüt uygulamasına kurban gittiler.

Bu aile Erzurum’a kombina kurduğunda, bütün basın o kombinayı aynen şu ifadeyle dünyaya duyurmuştu:

"Türkiye’de Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük et entegre tesisi Erzurum’da açıldı"

Gerçekten de öyleydi.

Kombinaya canlı giren hayvan neredeyse insan eli değmeden paketlenmiş şekilde çıkıyordu.

Hiç unutmam, kombinanın açılışında sunum yapan işletme  müdürü, "Sayın Başbakanım, burada hayvanın bir tek nefesi boşa gidiyor" demişti.

Bugün için bile  ileri bir durum...

Erzurum’un bu büyük ailesi,  uzun bir süre inzivaya çekildi.

Ne büyükler ne de çocukları etrafta fazla görünmediler.

Oysa içlerinde çok iyi eğitim almış ikinci kuşak temsilciler var. İsteselerdi ticarette de siyasette de adlarını üste yazdırabilirlerdi. Ama susmayı ve uzaktan izlemeyi tercih ettiler...

Ta ki Hikmet Bey’in oğlu Hakan’ın öncülüğünde yeniden harekete geçene kadar...

Amcaoğullarının bazıları(ilk aklıma gelen Timuçin, Selim ve oruç ağızla isimlerini hatırlayamadıklarım) bir araya geldi ve senelerce boş duran ama kimseye de tek kuruş borcu olmayan o modern et entegre tesisini tekrar faaliyete geçirdi.

Kaç zamandır ziyaret etmeyi arzuluyorum ama bir türlü fırsat bulamadım.

Öncesini çok iyi biliyorum. Öyle zannediyorum ki şimdi eskisinden de gelişmiş bir tesis vücuda getirilmiştir.

Bu inancımı, o tesiste üretilen et ürünlerine dayandırıyorum.

Birinci sınıf kavurma başta olmak üzere, en kaliteli ve temiz et ve et ürünleri işte o tesisten çıkıp marketlerdeki raflarda yerini alıyor.

Ben denedim, hakikaten on numara...

Tabii ki hemen herkes bildi ama biz yine de söyleyelim o aile Oral’lardır ve

geri dönen efsane de Oral Et’tir...

Bu dönüş Erzurum adına beni ziyadesiyle heyecanlandırdı.

Genç Oral’ları ayakta alkışlıyorum.

Allah yollarını açık etsin.

Cümle iş dünyamıza hayırlı ve bereketli kazançlar diliyorum.

 

Erzurum güzel olan her şeye layıktır.