Haber Girişi : 03 Aralık 2014 08:16

Doğru bir zamanda haklı bir mücadele...

Doğru bir zamanda haklı bir mücadele...

Batı’dan bakınca, Türkiye’nin bir kaç tane "yumuşak karnı" var. Hiç şüphesiz ki o "yumuşak karın"larımızın en başında da, "soykırım" safsatası gelmektedir.Gerçi biz ne kadar "safsata" desek de Batı’nın şablon bakışı değişmeyecek, ama yine de dünya çapında yürüyen bu kara propagandaya karşı,, kendi tezimizi inat ve ısrarla savunmalıyız.

Çünkü haklıyız...

Bu bağlamda gerek içeride gerekse dışarıda sözde soykırımın panzehirini oluşturmaktan başka çaremiz yok. Ya da, Almanya gibi biz de "evet soykırım yaptık" deyip, biçilecek "ceza"ya peşinen razı olacağız! Aklı başında olan herkes bilmektedir ki, bize reva görülecek "ceza", yalnızca tazminat ödemekle sınırlı kalmayacak, asıl toprak talebiyle karşı karşıya kalacağız.

 Her ne kadar içimizdeki hainler bile "Osmanlı şu kadar Ermeni’yi, şu kadar da Kürt’ü katletti" deyip, uluslararası ödüller kapıyor olsalar bile tarihi gerçeklerden ve resmi kayıtlardan biliyoruz ki, bu "tez" kesinlikle doğru değildir.

Esasında Batı da bu gerçeği biliyor. Ama siyasi konjöktür gereği, bu yalanı, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak amacıyla her yıl ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar.

Ne var ki 2015 diğer yıllardan farklı...

Farklı. Çünkü; diasporaya göre, 2015 sözde soykırımın yüzüncü yılıdır.

Türkiye, bir kaç yıl öncesinden başlayarak, bu yüzüncü yıl için karşı hazırlıklar sürdürüyor. Hoş, Batı’nın çarpık anlayışı değişmeyecek ama olsun, biz haklı davamızda kendimizi layıkıyla savunalım da sonuç ne olursa olsun...


ERVAK KARINCA MİSALİ...

Görüyoruz, bazıları, "Bu işler ERVAK’ı aşar. ERVAK’ın  başka işi gücü yok mudur  ki, düşmüş ortaya soykırım yalanını çürütmeye çalışıyor?" biçiminde istiskal ediyor,  ama bunun hiç bir önemi yok.

Zira ERVAK doğru olanı yapmaya çalışıyor. 

Tamam; ERVAK’ın bu çabası, belki uluslararası kamuoyunu etkilemeyecek hatta hiç haberleri bile olmayacak.

Olsun... 

Kime ne zararı var?

Bu ülkede kendi insanımızın içinde dahi soykırım safsatasına inananlar var. Bunların bir kısmı, hakikatin öyle olmadığını bildiği halde, sırf hain oldukları için inanmış gibi yapıyor;  bir kısmı da tamamen bilgisizlik yüzünden inanıyor. Yani zannediyor ki, ataları yüz yıl önce yüz binlerce Ermeni’yi çoluk çocuk,  kadın yaşlı demeksizin katletmiş!

ERVAK hiç bir şey yapamazsa işte bu bilgisizlik yüzünden,  büyük bir yalanı savunan kimseler üzerinde etkili olabilir.

ERVAK Başkanı Erdal Güzel ve arkadaşları, başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerdeki Erzurum Vakıflarını dolaşarak, "...gelin 2015’te geleneksel Sultan Sekisi’ni İstanbul’da toplayalım ve tek gündem maddemiz olsun, o da sözde soykırım yalanı" diyor.

Bunun neresi yanlış, neresi kötü?

Karıncanın hikâyesini bilmeyen yoktur değil mi?

Evet; ERVAK da işte o karınca misali büyük bir yalan ve dünya çapındaki kara propagandaya karşı neredeyse esamesi okunmayacak bu haliyle bir mücadele vermek istiyor.

Batı, ERVAK’ın bu çabasını görüp, "ya demek ki öyle, o halde biz de soykırım tezimizi geri çekiyoruz" demeyecek tabii ki... Ama tarih indinde ERVAK kendine düşen görevi yerine getirmiş olacaktır.

ERVAK kim?

ERVAK, soykırım yalanına karşı, Ermeni mezalimine duçar olmuş bir şehrin en önemli sivil toplum örgütlerinden biridir.

Dolayısıyla ERVAK’ın tam da bu türden meselelere kafa yormasından daha anlamlı şey ne olabilir ki?

Sonuç alınır alınmaz bilemem, ama ERVAK’ı çıktığı bu zorlu yolculukta bizim onu yalnız  bırakmamamız  gerekir.

Bu işin ucunda ne ikbal, ne de siyaset var.

Bu işler, bilakis zahmetlidir ve de külfeti ağır olan yürüyüşlerdir.

İsterse "Türk’ün Türk’e propagandası" olarak kalacak olsa bile ERVAK’ın 2015 yılı içinde, yani soykırım safsatasının yüzüncü yılında Sultan Sekisi logosu altında, İstanbul’dan şöyle gür bir sesle haykırması başlı başına esaslı bir duruş olacaktır.