Prof. Dr. Er, Diyanet'in cemevlerini adab ve erkânın yürütüldüğü kültürel ve mistik kimliği bulunan mekânlar olarak gördüğünü aktaran Er, bu yerlerin yasal sistem içinde sosyal, ekonomik ve kültürel olarak desteklenmesinin yerinde olacağını belirtti. Er, Aleviliğin, Bektaşiler, Erdebil Sufiyan Süreği Talibleri, Tahtacılar, Hubyarlılar, Dede Garkınlılar, Ağu İçenler, Baba Mansurlular, Kureyşanlılar, Sinemililer gibi gruplardan oluşan topluluklar için bir üst adlandırma olarak kullanıldığını kaydetti. Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesinin hem Alevi geleneklerine hem de İslam'ın temel kabullerine aykırı olduğunu ifade etti. Bir dinin mabediyle o dine dair mistik ve kültürel faaliyetlerin gerçekleştirildiği yerlerin birbirinden farklı olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: "Daha çok tasavvuf erbabının icra ettiği bir erkânın bütün Müslümanların ortak ibadetine alternatif olarak düşünülmesi, dinî metinler, 14 asırlık dinî tecrübe, ortak Müslüman aklı ve bilimsel bilgi açısından mümkün değil."
Zaman