Haber Girişi : 27 Temmuz 2018 14:58

Bu atamayı nasıl yorumlamalıyız:İnal da ödüllendirildi, Bölükbaşı da...

Bu atamayı nasıl yorumlamalıyız:İnal da ödüllendirildi, Bölükbaşı da...

Halil İnal, çok zor bir zamanda Erzurum'da başsavcılık yaptı. Halil Bey, Erzurum'a henüz tayin edilmişti ki, o meşum (15 Temmuz) gece, milletin tepesine bir kâbus gibi çöktü.

O gece, orada bulunan biri olarak tanık oldum. Polisevi'nin balkonunda, başta Recep Akdağ, Vali Seyfettin Azizoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Emniyet Müdürü (Hatay Emniyet Müdürü) Kâmil Karabörk, milletvekili İbrahim Aydemir ve Başkan Ali Korkut olmak üzere, şimdi Erzurum Bölge Adliyesi (İstinaf) Başsavcısı Ünal Bingül ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Halil İnal, darbeci hainlere karşı olağanüstü bir mücadele verdiler.

Sakın yanlış anlaşılmasın, elbette ki o gece, o balkonda yalnızca zikrettiğim bu isimler bulunmuyordu. İlerleyen saatlerde daha kimler yoktu ki...

Neyse, konumuz o değil...

Halil İnal, FETÖ ile mücadelede Erzurum'da başarılı bir sürece imza attı. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Diyeceksiniz ki "peki yapılan bu kimi yanlışlıklara ne demeli?”

Tamam da; o kadar kusur, Türkiye'nin dört bir tarafında da oldu, Erzurum, belki de süreci en az hatayla yürüten illerin başında gelmektedir.

Halil Bey, Mardinli bir hukuk insanı. Yani Doğu kültürüne ve Doğu'nun inanç yapısına hiç de yabancı biri değil.

Tabiatı itibariyle medyanın gündeminde olmayı istemedi, öyle ki yapılan operasyonlar sonucu kendisine uzatılan mikrofonlardan uzak durdu, gazetecilerle belli seviyenin üstünde bir yakınlık kurmadı.

"Ben iş odaklı bir insanım. Her gün medyada boy boy pozlarımın ve demeçlerimin olmasındansa işimizi adam gibi yapmalıyız ve bu süreci en az hatayla tamamlamalıyız" dedi mealen...

Tam da böyle yaptı...

Halil Bey, son kararname ile Antalya Başsavcılığı'na atandı. Yani başka bir ifadeyle, bir nevi ödüllendirildi.

HSK dedi ki, "Sen iki yılı aşkın süredir Erzurum'da bir yandan soğuklarla mücadele ettin, bir yandan da FETÖ ve çetelerle... Gel şimdi turizmin başkenti olan Antalya'da biraz kemiklerine sıcak değsin."

İyi de oldu hani...

Ne diyelim yolu açık olsun, vazifesini layıkıyla yaptı, işlerine gölge düşürmeden yeni görev yerine gidecek. Dileriz ki Antalya'da da Erzurum'da olduğu gibi başarılı olur ve saygın bir isim bırakır.

Gelelim yeni başsavcımıza...

Yeni başsavcımız Söke'den geliyor. Bakmayın Söke'nin bir ilçe olmasına, onlarca ilden çok daha büyük, gelişmiş hareketli bir yerdir.

İlk bakışta şöyle düşünülebilir:

"Yahu birader, Erzurum gibi on binlerce dosyası olan bir il'e, niye bir ilçeden başsavcı atıyorlar ki?"

Bu uygulama vali ve kaymakam atamalarında da sık sık tekrarlanıyor.

Mesele, il'den mi yoksa ilçeden mi geliyor olması değil. Mesele, gelen kişinin bu ağır yükün altından kalkıp kalkamayacağıdır.

Yaptığımız küçük bir araştırma sonucunda bizde oluşan kanaat şu oldu: Burhan Bey, Söke'de hem çok yoğun çalışmış hem de yaptığı işlerden en az hata ile çıkmış bir başsavcı...

Bu tayin, Burhan Bey için elbette bir "terfi"dir. Lakin Erzurum Başsavcılık makamı için de asla bir "tenzili rütbe" değildir.

Erzurum Adliyesi, dava çeşitliliği bakımından iş yükü en fazla olan adliyelerden biridir.

FETÖ, PKK ve DAİŞ gibi kanlı terör örgütlerinin dışında, yüzlerce başkaca suç ve suçlunun davalarının görüldüğü bir adliye... Dolayısıyla HSK Erzurum gibi bir il’e hatır gönül ilişkisiyle, bu yükün altından kalkamayacak bir savcıyı, başsavcı olarak atamaz. İlla ki atanan kişi, bu hususta rüştünü ispatlamış biridir.

O halde, şimdiden Burhan Bey'e hoş geldiniz diyelim ve başarılı olması için dua edelim.

Zira adliyelerimizdeki yargı hataları ne kadar az olursa ülkemiz o kadar huzur içinde olur.

Değil mi ki her şeyin başı hukuk ve adil bir yargı düzenidir.

Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.