Haber Girişi : 25 Haziran 2018 09:56

BİZİM UMURUMUZDA

BİZİM  UMURUMUZDA
Trump yönetimi; göçmenlere, mültecilere ve sığınmacılara karşı kendi söylemiyle ‘sıfır tolerans’ politikasını her geçen gün etkisini artırarak hayata geçiriyor. Söz konusu politikaların son örneği; Meksika-ABD sınırından ABD’ye yasadışı yollardan girmeye çalışan ailelerden yetişkinler göz altına alınırken çocukların ailelerinden koparılarak onlar için ayrılan merkezlere götürülmesi. Bir çeşit, Amerika’da düşlediğiniz hayat, düşlediğiniz aile saadeti yok sizin için deme şekli. 
Her ülkenin sınır güvenliğini koruma ve topraklarına giriş çıkışların kontrolünü sağlama hak ve sorumluluğunun olduğu su götürmez bir gerçektir. Buna karşın; bu korunma ihtiyacında esas olanın en az zarara neden olacak korunma yolunun seçilmesi olduğu uluslararası bir hukuk kuralıdır. Öte yandan, sınır ihlalleri kontrol altına alınırken şiddete başvurulmadığı övünülerek belirtilse de askeri silahları soyunup psikolojik silahlara bürünmenin şiddet olgusunu denklem dışına çıkarmadığı açıktır. 
Bir diğer deyişle, Meksika sınırından ABD’ye girmeye çalışan yetişkinlerin ve çocukların vücut tamlığının ve iyiliğinin gözetilmesi o insanlara karşı psikolojik bir savaşın yürütüldüğü gerçeğini değiştirmemektedir. Bu psikolojik savaş, her şeyden önce bir korku atmosferi yaratmaya ve yasadışı göçmenleri geldiklerine pişman etmeye yöneliktir.
Trump’ın, sınırda çocukları ailelerinden ayırmayıgerektiren politikalarının dayandığı nedenlerden biri; çocukların hapishanede kalmalarındansa ABD içindeki kamp benzeri merkezlerde bulunmalarının onlar için daha faydalı olacağı yönünde.Böylesi bir gerekçelendirmenin arkasına gizlenen Trump yönetiminin, yasadığı yollarla ABD’ye girmeye çalışan insanları cezalandırmak hususunda başarı yakaladığı sarihse de bu politikaların merkeze götürülmek üzere ailelerinden koparılan çocukların lehine olup olmadığı o kadar da açık değildir.
Sıfır tolerans çevresindeki tüm bu tartışmalar Amerika’da geniş yankı uyandırırken firstlady MelaniaTrump, ateşi başarıyla körükledi. Daha açık olmak gerekirse; firstlady, üzerinde taşıdığı giysiler ile mesleğini icra ettiği modellik kariyerinden kalma bir alışkanlık ile olacak, eşinin mülteci politikasını yine üzerine giydiği giysi ile tüm dünyaya duyurmayı tercih etti. 
Ailelerinden ayrılan çocukları ziyaret etmek üzere yola çıkan MelaniaTrump’ın ceketinin arkasında sulu boya deseni ile İngilizce olarak “Benim gerçekten umurumda değil, ya senin? (I reallydon’tcare do u?) yazıyordu. First ladynin toplum gözünde bırakacağı intibanın olumlu olması için yoğun çaba sarf eden Beyaz Saray sözcüsünün yaptığı, “ceketin giyilmesinde hiçbir gizli mesaj, kötü niyet yoktur açıklamaları” elbette kar etmedi. Bayan Trump’ın mülteci çocukları ziyaret etmeye giderken onları umursamadığını kıyafetiyle duyurmasının ardından, bir tekstil firması “Benim umurumda (I reallycare)” baskılı giysiler üreterek bu giysilerden elde edilecek gelirlerin mülteciler için çalışan bir yardım kuruluşuna bağışlanacağını açıkladı. 
Söz konusu tekstil firmasının krizi fırsata çeviren hareketi bir kenarda dursun, birilerinin fikirlerini dile getirmek adına böylesi yaratıcı hareketlere başvurmasının ve ‘benim umurumda’ yazan giysilerin satışa çıktığı an tükenmesinin umut vaat eden birçok tarafı var. Bu olay; dünyada şiddete başvurmaksızın düşüncesi için mücadele eden ve büyük balığın küçük balığı yemesinin önünde durmaya çalışan insanların hala var olduğunu gösteriyor. Yalnızca Amerika’daki Meksikalı mülteciler ve aileleri için değil, fiziksel ve psikolojik sürgünde olan masum tüm insanlar için; başta Suriyeli mülteciler, Myanmarlı azınlıklar, kendi vatanlarında azınlık muamelesi gören Bosnalılar ve daha niceleri için bir kez daha bağırmak gerekir: İnsan hayatı değerli, insan onuru dokunulmazdır ve aksini iddia eden tüm güçlülere rağmen bu insanlar “Bizim umurumuzda”. 

Etiketler : rabia
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.