Haber Girişi : 26 Ağustos 2016 00:53

BED-ASLA NECÂBET Mİ VERİR HİÇ ÜNİFORMA ZER-DÛZ PALAN VURSAN EŞEK YİNE EŞEKTİR.

BED-ASLA NECÂBET Mİ VERİR HİÇ ÜNİFORMA  ZER-DÛZ PALAN VURSAN EŞEK YİNE EŞEKTİR.
Tanzimat edebiyatının büyük şairlerinden Ziya Paşa (1825?1880) birer özdeyiş hâline gelmiş beyitleriyle meşhurdur. Ayrıca halkımızın ortak edebî ürünü olan bazı atasözlerini kendisine has üslûbuyla şiirlerinde işlemiş ve unutulmaz beyitler oluşturmuştur.
O daha çok eskilerin "hikemî" dedikleri felsefî, dinî, metafizik meseleler üzerinde durmuştur. Ayrıca halkın bazı meselelerini ve ahlakî kusurları ele alarak öğütler vermeye, halkı bilgilendirip eğitmeye çalışmıştır.
Herkes Ziya Paşanın bir veya birkaç beytini kısmen de olsa bilir veya birisi okuduğu zaman o beyitleri hatırlar. Öğretmenlerin çoğunun bildiği, yeri geldikçe öğrencilerine okuduğu şu beyti işitmeyenimiz yoktur:
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir 
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
(Nasihat ile uslanmayanı tekdir etmeli -azarlamalı- , tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir -dayaktır-)
Ziya Paşa bahtsızların, mazlumların asla mutlu olamayacağı, dünyanın çile çekme yeri oluşu gibi fikirleri birçok beyitte işler:
Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez 
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan.
(Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa bahtsız olanın bahçesine bir damlası bile düşmez.)
Bir katre içen çeşme-i pür-hûn-i fenâdan 
Başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan.
(Faniliğin kan dolu çeşmesinden bir yudum içen, bir daha başını belâ yağmurlarından kurtaramaz.)
Yani yaşadığımız şu fani dünya kötülüklerle doludur. Bu dünyaya gelip de bir yudum su içerek dünya nimetlerinden faydalanan bir insan bir daha başını sıkıntı ve dertlerden kurtaramaz.
Asude olam dersen eğer gelme bu cihâna 
Meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan.
(Eğer mutlu olmak istersen bu dünyaya hiç gelme; çünkü şu hayat meydanına bir defa düşen kaza taşlarından kurtulamaz.)
 Ziya Paşa, dünyanın fani oluşunu da şu beyitle ifade ediyor:
Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde 
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde.
(Dünyanın altın ve gümüşünde ne sefa olabilir ki? İnsanlar ahiret yolculuğuna çıkarken bunların hepsini geride bırakır)
Bu beytin devamı olan beyit daha da meşhurdur ve bir atasözü gibi edebiyatseverler tarafından ezbere okunur:
Seyretti havâüzre denir taht-ı Süleyman 
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde.
Hazret-i Süleyman'a peygamberlik gibi yüce bir sıfattan başka çok büyük bir servet de bahşedilmişti. Öyle ki gelmiş geçmiş insanların en zengini oydu. Bunlardan başka Allah'ın bir lütfu olarak kurda, kuşa, ateşe ve suya hükmedecek güçleri vardı. Bu kudret ve ihtişamın timsali olarak gökyüzünde uçabilen bir tahta sahipti. Ziya Paşa bu beyitte: "Süleyman'ın tahtı hava üzerinde uçuyordu derler, dünyanın geçiciliğine bak ki o muazzam saltanatın bile yerinde şimdi yeller esiyor." demektedir. 
Beceriksiz devlet adamlarını, âlimleri eleştiren harika beyitleri de vardır.
Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim 
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde.
(Birçok acemi müneccim gökte yıldız ararken gaflete dalarak yollarındaki kuyuyu görmezler.)
Burada asıl anlatmak istediği şey, bazı insanların kendilerinden beklenen işlerle uğraşmayıp gerçekleşmesi imkânsız ham hayallerin peşinde koşmaları ve gülünç duruma düşerek başlarına kötü işler açmalarıdır.
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.
(Kişinin aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi eserinde görünür.)
Ziya Paşa lâfla peynir gemisi yürütenleri, iş değil lâf üretenleri, boş teneke gibi çok ötenleri eleştirmeye devam ediyor:
Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât 
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde.
(Onlar ki dünyaya lâf ile nizam verirler. Onların evlerine gidip bakın, hanelerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.)
Lâfa gelince mangalda kül bırakmayan, mahalle muhtarından Cumhurbaşkanına kadar herkesi eleştiren nice insan vardır ki çoluk çocuğuna söz geçiremez, evinde bir huzur ve düzen sağlayamaz.
İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrah 
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah.
 (İnsan hayatta tiksinti verici hilelerle, kötülüklerle karşılaşsa bile Allah'a ve vatanına sadakatten vazgeçmemelidir, Allah doğruların yardımcısıdır.
Allah'a tevekkül edenin yaveri Haktır 
Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır.
(Allah'a inanıp kaderine sabırla razı olanların yardımcısı Allah'tır, mutsuz gönüller bir gün elbet mutlu olacaktır.)
 Ziya Paşanın, atasözleri gibi unutulmayan beyitlerinden biri de "Huyu yumuşak kişilerin gazabından Allah'a sığın; yumuşak huylu atın çiftesi çok serttir." anlamına gelen aşağıdaki beytidir.
Allah'a sığın şahs-ı halîmin gazabından 
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.
Milletimiz ruh asaletine önem verir. İnsanları dış görünüşüyle değil karakteriyle değerlendirmeye çalışır. Sonradan görmeleri, dönekleri sevmez. Biçim yönünden başka milletleri taklit edenler, dış görünüşleriyle başkalarını etkilemeye çalışanlar edebiyatımızda sürekli eleştirilmiş ve onlarla alay edilmiştir. Çünkü herkes bilir ki kılık kıyafetle bilgin, komutan, bey, hanımefendi olunamaz. Asalet insanın içindedir. Bir atasözümüzün dediği gibi insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur. Ziya Paşa halkımızın bu konulardaki düşüncelerini özlü ve özgün bir ifadeyle şöyle anlatmış:

Bed-aslanecâbet mi verir hiç üniforma 
Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir.
(Aslı bozuk olana üniforma soyluluk mu verir; eşeğe altın işlemeli semer vursan yine eşektir.)

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.