Haber Girişi : 19 Haziran 2016 14:07

Avrupa Gerçeği-3- Türkiye'de Referandum Yapılsın

Avrupa Gerçeği-3- Türkiye'de Referandum Yapılsın

Yıllarca kendi içinde dökülen kana doymayan medeni avrupa küresel çapta 2 Dünya savaşınında çıkışının merkezi olmuştur. Kısaca hatırlatmak gerekirse;

I. Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914'te başlayan ve 11 Kasım 1918'de sona eren Avrupa merkezli küresel savaşın adıdır.

Savaşın sona ermesiyle büyük  güçlerden dördü; Alman, Rusya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları tarihe karışmıştır.

 Bunlardan Alman ve Rus imparatorluklarının halefleri çok büyük toprak kaybı yaşamış; Avusturya-Macaristan ile Osmanlı imparatorlukları ise tamamen parçalanmışlardır.

 Avrupa haritası daha küçük parçalardan oluşacak şekilde yeniden çizilmiştir.

II. Dünya Savaşı, dünya çapında yapılan yine Avrupa merkezli büyük savaşlardan ikincisi olup birçok milletin yer aldığı, 1939'dan 1945'e kadar süren küresel savaşın adıdır.

Nükleer silahların kullanıldığı tek savaş olan  II. Dünya Savaşı, insanlık tarihindeki en kanlı savaştır. Savaş boyunca 40-50 milyon insan hayatını kaybetmiştir.

Savaştan sonraki yıllarda oluşabilecek çatışmaların önüne geçmek ve uluslararası dayanışmayı sağlamak için Birleşmiş Milletler (BM) kuruldu.

Birleşmiş Milletlerin asıl kuruluş amacı malum devletler arasındaki çatışmaları önlemektir. Bu nedenle dünyanın bir çok bölgesindeki çatışmalara kayıtsız kalmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu konudada bir çok konuda olduğu gibi dünya mazlumlarının sesi olmuş'Dünya Beşten Büyüktür' söylemiyle bu kayıtsızlıklara dikkat çekmiştir.

Sizlere üç bölüm halinde sunmaya çalıştığım yazımın temeli medeni Avrupanın ne kadar medeniyeten yoksun olduğunu tarihi gerçeklere dayanarak anlatmaktır.

Değerli İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy'un da belirtiği gibi;

Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

''Medeniyet!'' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Bizler bu tek dişi kalmış tüm insani değerlerden bi haber bu yapıyı tarihten iyi tanırız. Düşmanlık yapan düşmanca yaşayan bir millet asla olmadık olmayacağız.

Tarihte ne yaşamış olursak olalım bu devletlere husumet beslemek gibi bir niyetimiz asla olmamıştır.

Ancak tarihin'de çarpıtılarak sebep oldukları bir savaş neticesinde yaşanmış olan,zorunlu tehcir ve akabinde cereyan etmiş üzücü hadiseleri meclislerinde oylayıp bunu siyasi bir fügür olarak kullanmaları O dönemde en büyük soykırımlara uğramış bir bölgenin evladı olarak şahsımı ve tüm Erzurum halkını derinden üzmektedir.

Erzurum tarihi ve toprakları o dönemin Ermeni çetelerince hunharca katledilmiş vatan evlatlarıyla doludur.

Şimdi meselenin özüne dönecek olursak; Bizler asla Avrupa birliğine üye olmayı bir amaç olarak görmedik. Sadece büyük hedefleri olan bir millet olarak hedeflere varmak için bir araçtan öte bir şey değildir bizim için ve vazgeçilmezde değildir.

Büyük Türkiye'nin diğer ülkeler gibi bir vagon değil Lokomotif olduğunu bilen bir takım çevreler bu konuda sürekli Türkiyenin önüne çeşitli engeller çıkarmaktadırlar.

Şimdi sormak istiyorum;

Ekonomisi çökmüş,büyüme rakamları diplere vurmuş,batan ülkeleri kurtarmak için sürekli ekonomik yardımlar yapan, kendi içinde dahi bir birliktelik sağyamamış bir avrupanın parçası olmak istiyormusunuz?

Aile yapısı kökünden sarsılmış, evlilik oranları düşmüş, nüfüs artışı hızı bitmiş,eş cinsel evliliklerin zirve yaptığı,alkol ve uyuşturucu madde kullanımının yaygınlaştığı bir avrupanın parçası olmak istiyormusunuz?

İngiltere'de yapılacak brexıt öncesi milllet vekilini vahşice öldüren, bir çok ülkenin bu sonuca göre pozisyon alacağı, bölünme sürecene girmiş bir yapının parçası olmak istiyormusunuz?

Bunun gibi daha bir çok soruyu sizlere sorabilirim ancak buradan değerli devlet büyüklerime seslenmek istiyorum.

Bir referandum yapılacaksa lütfen bu ülkenin insanlarına bir sorun bakalım Hasta adam Avrupanın bir parçası olmayı istiyor mu?

Yoksa ülkemizin liderliğinde lokomotif ülke olacağımız kültürel ve toplumsal değerlerimize uygun yeni bir yapılanmanın olduğu yeni bir oluşum mu istiyor?

Bunu yapabilecek kudrete sahip bir devletimiz ve dirayetli bir milletimiz olduğunu biliyorum.

Belkide Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi birilerine artık elli yıl sonra, hadi sen yoluna ben yoluma deme vakti gelmiştir. Ne dersiniz? 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.