Haber Girişi : 20 Eylül 2018 20:08

Av köpekleri!

Av köpekleri!

Oldum olası av köpekleriyle bir gücün kölesi olmuş kimseleri birbirine benzetirim.

Her ikisinin de kendince "mutlak görevi" efendisine hizmet etmek ve ne pahasına olursa olsun, efendisi için gerekirse zavallıyı, yaralıyı ezmektir!

Malumunuz av köpekleri, efendisi tarafından vurulmuş bir tavşanı ya da kanadı kırılmış bir kuşu yaralı halde boğazlayıp efendisine getirir. Efendisi de o sadık it'i ya bir parça et, ya da bir parça ciğerle ödüllendirir!

O it öyle aslını inkar eden bir canavara dönüşür ki, icabında kendi cinsinden bir yaralı köpek yavrusunu bile boğazlar!.Çünkü onun için önemli olan tek şey, efendisi tarafından ödüllendirilmektir!

Benim bu düşünceme iştirak etmeyebilirsiniz, lakin peşinen arz edeyim ki, hiç bir zaman ne av köpeklerini sevdim, ne de tıpkı av köpekleri gibi efendisine yalakalık yapan acizleri...

Aslında topa girmeyecektim, ama sonunda dayanamadım. Sizin de bildiğiniz gibi son bir iki günden beri Erzurum yerel gündeminde, yaşını başını almış bir ağabeyimizin niyedir ve nedendir bilinmez açtığı bir paylaşım üzerinden Atatürk'e hakaret eden pespaye adamlarla sonunda dayanamayıp onlara cevap veren dostların polemiklerine tanık oluyoruz.

Adam av köpeği ya, adam illa da yaralı bir kuşu kanatlarından yakalayıp efendisine getirecek ya, gözü dünyayı görmüyor! İt'likte öyle cevval ki kendisinden önceki tazılara tur bindirmek peşinde!

Güya Atatürk, Kurtuluş Savaşı için başta Hindistan olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen yardım paralarıyla İş Bankasını kurmuş!

Herif zır cahil, cumhuriyet düşmanı ve Milli Mücadele'ye bok sürmek için her türlü ahlaksızlığı yapacak kadar ilkesiz...

Misal; bu ilkesiz herif şu soruya cevap vermiyor:

Atatürk, güya dünya Müslümanlarının, Kurtuluş Savaşı için gönderdiği yardım paralarını cukka edip İş Bankasını kurmuş, ama aynı Atatürk'ün, Bolşevikler'in yaptığı altın ve silah yardımlarını nerede kullandığını söylemiyor! O altın ve silahlarla yeni bir banka mı kurdu yoksa onları cephede mi kullandı? Sırf efendisinden bir parça ciğer alma ümidiyle tarihe bile ihanet eden o av köpekleri, CHP'ye saldırmak için yalanı amentü belliyor.

Dün o saçma sapan mecraya baktım, bu av köpeğine gerekli cevaplar verilmiş ve bu av köpeğinin bilmiyorsa eğer öğrenmesi için gerçek tarih hatırlatılmış!

Beyhude bir çaba...

O meczubun gerçeği öğrenmek gibi bir derdi yok ki...

O meczup, fesli delinin "tarih" diye yumurtladığı zırvaları imanından öte bir gerçek olarak kabul ediyor nasılsa...

Ona göre; ne Milli Mücadele,ne Kurtuluş Savaşı, ne Lozan Antlaşması, ne milli kalkınma, ne de Atatürk diye biri var. O meczuba göre, bu millet Yunan esaretinde kalsaydı çok daha iyi olacaktı!

Ahir ömründe bilmediği bir mecrada kulaç atıp derin sulara dalan o yaşını başını almış ağabeyimizin, eğer derdi davası birilerinin Atatürk'e hakaret etmesine çanak tutmak değilse, niye bu sapık heriflere saçma sapan bir arena kuruyor ki?

Eyvallah her türlü farklı düşünce başımızın üstünde...

Biz, Nobel Ödülleri'nin dağıtıldığı o vakfın kapısında yazan o muhteşem ifadenin altına imza atan bir kimseyiz:

"Eğer burada aynı şekilde düşünen ve aynı şekilde konuşan iki kişi varsa biri fazladır!

Tamam da aynı biz, yani bendeniz, bir meczubun tıpkı fesli deli gibi çıkıp cumhuriyetin ne kadar değeri varsa hepsine küfür etmesine ve Atatürk'ü de yardım için toplanan paraları cukka ettiği iddiasına sessiz kalamayız ki...

O, oldum olası bizim yazılarımız için, "... Ben okumadım arkadaşlar söyledi" demiş olmasına rağmen, biz nefis meselesi etmeyip, o ağabeyimizin o meczuplara verdiği muhteşem cevapları okuduk, hem de kendi kaleminden...

O ağabeyimiz ki, ancak komedi filmlerinde olacak biçimde günün birinde "FETÖ'cü olmak" iddiasıyla gözaltına alınmaya kalkıldığında, demiştik ki, "... Şayet bir sabah Palandöken dağı Erzurum Ovası'nda vücut bulursa,.... da FETÖ'cüdür"

Nitekim savcılık da bizim gibi düşünmüş olmalı ki, o saçma sapan iddiadan anında geri durarak, o ağabeyimiz için "takipsizlik" kararı vermiş, hatta bu takipsizlik kararını da dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın olduğu bir ortamda tebliğ etmişlerdi.

O, ehli vicdan biri olarak dün haykırdı, o fesli delinin meczup müritlerine dedi ki, "...yalan söylüyorsunuz, tarihi çarpıtıyorsunuz."

Bir iki "...ağabeyi ne güzel cevap verdin" dışında, başka bir yorum yoktu.

Anlı şanlı Dadaşlar sus pus olmuşlardı!

O ağabeyimiz, Akif'ten alıntı yapmıştı hani... Ne diyordu Akif:

"Gelenin keyfi için geçmişime sövemem"

İyi ki Akif bu günleri görmedi, yoksa aynı dizeleri kim bilir hangi hicran yarasıyla tekrar edecekti...

Herifçioglu, "bu yalakalığımın sonucunda acaba bir yerlerden aferin alırım mı?" diye hesap etmişti.

Ne bilsin ki bu şehirde, hala Atatürk'e ve Atatürk'ün yaptıklarına vefa duyan bir iki serdengeçti kalmış olsun...

O av köpeği zannetti ki, fesli deli gibi Atatürk'e hakaret edersem bazı televizyonlarda köpürtülmüş bir ünlü ya da bir kuruma bölge müdürü olurum! Olmadı, en kötü ihtimalle ilk seçimde, adımdan söz edilen bir aday adayı olurum!

Unuttukları bir şey var. O da şu:

Dünyanın her yerinde av köpeği köpektir. Kaç tane yaralı güvercini yakalayıp efendisine sunmuş olursa olsun o, hiç bir zaman "it" olmaktan öteye geçemeyecektir.

O yaşlı değirmenci ağabeyimizin muradı, elbette ne Atatürk'e, ne de Cumhuriyet'e sövdürmek değildi. Nereden bilecekti ki aklını ipotek vermiş bir meczup, araya girip fesli delinin sayıklamalarını tekrarlayacak...

"Ben senin yazını okumadım, bana söylediler" dedin ya ağabeyi, ben hiç yüksünmeden diyorum ki, "... ağabeyi ben senin yazını okudum ve iyi ki seninle aynı şehirde yaşıyorum diye de gurur duyuyorum. Sen ki ehli vicdana tercüman oldun, sen ki zor zamanda konuştun.

Ağabeyi kaç tane araba satıyorsun ya da Ali'nin serveti nedir bilmiyorum, ama iyi ki varsın...

Av köpekleri bizi hep ısırıyor, bir de yaralarımızı saracak dosta ihtiyacımız var..

Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.