Haber Girişi : 14 Mayıs 2017 21:04

ANNELER GÜNÜ

ANNELER GÜNÜ
Ana başa taç imiş,                                                                                                                             
Her derde ilaç imiş.
Bir evlat pir olsa da,                                                                                                                       
Anaya muhtaç imiş.
Malum, 14 Mayıs Pazar günü "Anneler Günü" olarak kutlandı. Başımızın tacı olan analarımızı unutmak olur mu? Olmaz elbette! Bu sebeple bugün analarımızdan bahsedeceğim.
Kadınlık meziyetlerinin en başında ana olmak şerefi gelir. Ana,fiziki özellikleri ile değil, ruhi üstünlükleriyle anadır. Analık, kelimelerin ifade etmekten âciz kaldığı bir gönül ve mana şiiridir. Toplumun saadet ve selâmeti; annelerin, yüksek duygular ve kalbî derinlikler içinde yetiştirilmeleriyle mümkündür.
İnsandaki annelik vasfı, hiçbir mahlûkun analık mefhumuylamukayese edilemeyecek kadar üstündür. O ana ki, kâinatın yaratıcısınaen yakın olmak vasfıyla mücehhez olan insanı dünyaya getirmektedir. 
Ailede, çocuk üzerinde en çok hizmeti ve hakkı olan annedir. Annelerin sıkıntıları; hâmile kaldığı andan itibaren başlar, doğum sırasında ve sonrasında bütün yoğunluğu ve şiddetiyle bir ömür boyu devam eder.
Çocuklar, ilk terbiyeyi anneden alır. Anne; ev içinde vaktinin çoğunu, çocuklarının bakımı ve terbiyesi ile geçirir. Çocuk, dünyaya geldiği günden itibaren annesinin gönlünde ve kucağındadır. Aslında çocuk, her hususta annesinden bir parçadır. Anne, doğuncaya kadar karnında taşıdığı yavrusunu, bu sefer ölünceye kadar gönlünde taşır. 
Allah, anaların gönüllerine engin bir muhabbet ve şefkat duygusu bahşetmiştir. Bu manada"şefkat abidesi"diyebileceğimiz anneler ilâhî merhametten en fazla nasip almış varlıklardır. Peygamber Efendimiz; Allah Teâlâ'nın kullarına olan sonsuz merhametini, bir annenin evlâdına olan merhametiyle kıyaslayarak açıklamış ve evlâdından ayrı düşen bir annenin; en sonunda yavrusuna kavuşup, onu sevip kucaklamasını ashabınamisal olarak şöyle ifade buyurmuştur:
"Bir kadının çocuğunu ateşe atacağına ihtimâl verir misiniz?"Ashap:  "Asla, atmaz!" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber, "İşte Allah Teâlâ kullarına, bu kadının yavrusuna olan şefkatinden daha merhametlidir."buyurdu.
Anneler, babalardan farklı olarak çocuğunu karnında taşıma, dünyaya getirme ve emzirme gibi üç farklı vazifeyi üstlenmiş bulunmaktadır. İşte bu ve benzeri hizmetler, evlâdın saygısına, iyilik ve ikramına annenin, babadan daha fazla lâyık olduğunu göstermektedir. Nitekim hadis-i şerifte buyurulduğuna göre, bir adam Peygamberimize gelerek:
"Benim kendisine hizmet ve ülfet etmeme, insanlar içinde en lâyık ve en çok hakkı olan kimdir?" diye sormuş, Peygamberimiz de üç kere "Annen!", sonra "Baban!" buyurmuştur. 
Bu hadisteanneninevlat üzerinde babaya nispetle üç misli hürmet ve hizmet hakkı bulunduğu belirtilmektedir. 
Annenin, bu fedakârlıklarının bedelini, evladın maddî bir karşılıkla ödemesi mümkün değildir. Peygamberimizinhuzuruna bir adam geldi ve: "Ya Rasûlâllâh! Anam iyice ihtiyarladı. Ben onu kendi ellerimle yediriyor, içiriyor ve sırtımda taşıyorum. Mükâfata hak kazandım mı?" dedi.Peygamberimizcevaben:"-Hayır, bu senin yaptıkların, ananın senin üzerindeki haklarının yüzde birine bile karşılık değildir. Fakat sen, iyilik ediyorsun. Allah sana bu az iyilik karşılığında çok sevap verir." buyurdular.
İslamiyet kadına, anne olmak sıfatıyla en yüksek ve pek muhterem bir mevki vermiştir. Nitekim"Cennet annelerin ayakları altındadır."Hadisi anneler hakkında ne büyük bir müjdedir! Bu hadis aynı zamanda annelerin lâyık oldukları yüce ve mukaddes mertebeyi belirlemekte ve erkekle eşit olmaktan öte, üstün haklara sâhip bulunduklarına işaret etmektedir. 
Aile yuvalarının huzur ve saadeti, annelerin tatlı bir tebessümü ile başlar. Yavruların her türlü sıkıntıları, anaların şefkatli bakışları ile yok olur. Babaların yorgunlukları, çocukların usandırıcı hırçınlıkları, annelerin sabırlarıyla sükûnete erer.
Evet, 14 Mayıs Pazar günü "Anneler Günü" idi. Her yer, anneler gününde hediye alma yarışına davet eden reklamlar ve afişlerle dolup taştı. Yılda bir kez hediye alınca her şey bitiyor zannediliyor. Hâlbuki kendinizden bir şey vermeden, paylaşmadan satın alabildiğiniz bir şeyle karşınızdakini mutlu etmek, onu düşündüğünüzü, değer verdiğinizi ifade etmek mümkün değildir. İçten gelen bir sarılma, bir gülücük, sıcak bir dokunuş olmadan, kuru, yapmacık bir hediye ile olacak bir şey değildir bu. 
Anamıza, babamıza her yıl çokpahalı hediyeler alsak, hatta başka şehirde yaşıyorlarsa kargoya verip göndersek, bayramlarda onların yanında olmak yerine tatile gitsek? Anneler- babalar gününde veya bayramlarda hediyelerimiz onları mutlu eder mi sanıyorsunuz? Hayır! Bu mümkün değildir.
Her zaman anaların hayır dualarını almaya çalışmalı, onların beddualarından da korkmalıdır.
Ana- babalarımıza şöyle dua edip bitirelim: Ey Rabbimiz! Onlar bizi küçüklüğümüzde nasıl koruyarak büyüttülerse, şimdi Sen de onlara öyle merhamet et!Âmin!

Etiketler : ANNELER GÜNÜ
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.