Haber Girişi : 08 Ekim 2020 13:46

Allah’a kafa tutanların savaşı!

Allah’a kafa tutanların savaşı!

Bir şey’in, (o şey her ne olursa olsun) aslını bozar, fıtratına mugayir bir şey’e dönüştürürseniz eğer karşınıza nasıl bir canavarın yahut da hilkat garibesinin çıkacağını önceden kestiremezsiniz.

Tıpkı FETÖ denilen melanet bataklığının insan üzerinde yaptığı gibi…

15 Temmuz meşum akşamda, kendi halkını, kendi vatanını, kendi devletini ve kendi yarınlarını gözünü kırpmadan bombalayan o kişiye, FETÖ bataklığına boğazına kadar saplanmadan önce “şu karıncayı ez” deseydiniz, iliklerine kadar sarsılır ve oradan anında uzaklaşırdı.

İçerisine düştüğü bataklık o insanı öyle bir mankurtlaştırdı ki, uçaktan attığı bombanın kendi anasının babasının üzerine düşme ihtimalini dahi zerre kadar önemsemedi.

Çünkü iradesi başkasının inhisarındaydı ve artık kendi aklıyla düşünmüyordu.

Dolaysıyla insan yerine başka bir şey’e dönüşmüştü.

Onca rezaletten ve yüzlerce paylaşılmış mesajdan sonra (mızrak artık çuvala sığmaz olunca) GATA’dan kovulan idrak, izan, ilim ve erdem yoksunu o kimse; bize, değişmez bir hakikati yeni baştan hatırlattı:

İnsan da olsa eğer aslı bozulmuş, yaradılış kodlarıyla oynanmışsa ondan her türlü fenalığı bekleyin.

Allah kendisini tarif ederken (El Kavi Sıfatı)  “Gücünün mahkumu değil, gücünün hakimi” diyor.

Kimse Allah gibi olamayacağına göre, geriye tek bir husus kalıyor:

Terbiye edilmiş güç…

Allah kimseyi peşinen kötü olarak yaratmadı. Kötülük de iyilik de biz insanoğlunun bireysel tercihi değil mi?

Siz hangi yanınızı besler, ya da hangi yanınızdan beslenirseniz işte siz osunuz…

Allah’a kul olmak yerine kula köle olmak, asla kader yahut tecelli değildir.

Tıp ilmi almış bir kimse, “şeyhimin yanlışı benim doğrumdur” diyor!

Yani Allah’a kul olmaktan iltica ediyor.

Ne yazık ki ülkemiz, kimi o tarikat ve cemaatler yüzünden koskoca bir mülteci mahşerine dönüştü!

Allah kaçkınları, şeyh tezgahlarında tekmili birden bila bedel alınıp satılıyor!

İnsanı tanıyan insana kul olamaz…

Kendini bilen de kendini Rap ilan edemez…

Günahkar olmakla, günahı yok saymak gece ile gündüz katar birbirine zıttır…

Biri Allah’tan umudunu kesmemiştir ve Allah’ın rahmetinden medet umar; öbürü ise, kendisini Allah’ın naibi olarak görür ve haram helal tayin eder…

Hasan Sabbah hikayelerinin ne kadarı doğrudur ne kadarı tevatürdür bilmiyoruz.

Çünkü elimizde Marco Polo’nun, hadiseden en az iki yüz yıl sonra bir seyyah olarak duyduklarına dayanarak kaleme aldığı bilgilerin ötesinde yazılı bir tarih belgesi yok ne yazık ki…

O yok ama bugün gözümüzün önünde hem de kulaklarımızın duyduğu bir şekilde şu var:

Şeyhinin eteğine yapışan hiç kimse, cehennem ateşiyle karşı karşıya kalmayacak!

Ebu Cahil bile bu kadar ileri gitmemişti!

Haydi yanmayan kefen satan şarlatanları biliyoruz…

Haydi ağzında çiğnediği hurmayı, müridinin ağzına cennete giden yol namıyla tıkayan kitapsızları biliyoruz…

Haydi Peygambere iftira atarak deve sidiğini şifa diye anlatan sözde akademisyenleri biliyoruz…

Haydi toptan din alıp din satan bezirganları da biliyoruz…

Lakin Allah’a kafa tutanlar galiba bu çağın bir marazı…

“Allah’ı bırak bana tap!”

Başhekim olursun…

Müsteşar olursun…

Bakan olursun…

Zengin bir patron olursun…

Bizim medyada izlediğimiz yer yer sarıklı ve cübbeli yer yer de papyonlu o adam, aslında bize çıplak bir gerçeği haber veriyor:

Siz Allah’ı unutursanız Allah da sizi unutur ve sonunda işte böyle ninno ve zırzop olursunuz.

Bazıları tuzdaki iyot gibi açığa vuruyor.

Kim bilir daha ne Allah düşmanları, bu devletin en mühim kademelerinde bize şeyhinin tükürüğünü şifa diye yedirmeye kalkıyor da haberimiz yok.

İhaleler bize verilsin…

Müdürlükler, daire başkanlıkları, genel müdürlükler ve eski deyimle müsteşarlıklar bize verilsin…

Niye ama?

“Biz FET֒ye karşıyız!”

Bire şerefsiz bire Allahsız…

Sen ömründe karşılık almadan bu millet, bu ülke ve bu devlet için tek bir şey yapmayacak mısın?

FETÖ de senin gibi şerefsizdi, haindi ve alçaktı…

Söyle senin ondan ne farkın var ki bu devlet senin gibi bir şerefsizi, GATA gibi yüksek bir kurumda hem de başhekim yardımcısı olarak istihdam etti?

Yüzlerce kez söyledik bir defa daha diyelim:

Allah’a kafa tutan her kim olursa olsun insanlığın müşterek düşmanıdır.

Bu, dün FET֒ydü, bugün suret-i haktan görünen başkaları…

Aralarındaki kavga şu:

Sen mi en büyüksün ben mi?

Bu tartışma, kimlerin cennetin asli sahibi olmasına kadar varacak!

Bire münafık, bire şeyh, bire aklını yitirmiş mürit…

Hakiki Allah’a kul olmadıktan sonra, var git kimin önünde şebeklik yapacaksan yap. Nasılsa sen maymun olmayı kendine hayat tarzı kılmışsın…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.