7’Lİ MASA’NIN EĞİTİMLE İLGİLİ ÖNERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ - III -

4- Öğretmen Yetiştiren Kurumlarla İlgili Görüşleri:

a- Eğitim Sistemlerinde Öğretmen Yetiştiren Kurumların Yeri ve Önemi:

İnsanlar öğretmen yetiştiren kurumlarda, öğretmenlik mesleğini öğrenerek onu yapmaya hak kazanır, meslekte de kendilerini geliştirirler. Öğretmenlik mesleği, mesleklerin mesleği olarak tanımlanmayı hak eder. Zira öğretmenlik mesleği hem bir eğitim sistemine, hem de diğer bütün mesleklere can ve ruh veren ‘kilittaşı’ konumunda bir meslektir. Dolayısıyla bir ülkede öğretmen yetiştiren kurumlar sağlıklı, tutarlı ve dengeli bir şekilde kurulur, işletilir ve sürekli olarak geliştirilerek öğretmenlik mesleği insanlara iyi bir şekilde kazandırılırsa; O ülkede eğitim sisteminin kaliteli olması; diğer mesleklerin sağlıklı olması, bu sağlıklı oluşun, ülkedeki hayatın her alanına yansıması beklenebilir.

Bunun için öğretmen yetiştiren kurumlar konusuna apayrı bir başlık açmak, ülkede ve dünyada bu alandaki gelişmeleri araştırıp etraflıca incelemek, sistemin bütününü etkileyecek derinlik ve kapsamlılıkta kararlar almak gerekir.

b- 7’li Masanın Öğretmen Yetiştiren Kurumlara Bakışı:

7’li masanın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni incelediğimizde, öğretmen yetiştiren kurumlar konusunda bir derinlik ve kapsamlılığı göremediğimizi ifade etmeliyim. Hatta bu konudan bahsederken, Ülkemizde ve dünyada öğretmen yetiştiren kurumlara ve onların gelişimine bakıp ona göre bir pozisyon almaları yerine, 1920’li, 30’lu yılların CHP zihniyetine takılıp kaldıklarını görmekteyiz. Zira o dönemde öğretmen yetiştiren kurum olarak sadece Osmanlı Devleti’nden kalma öğretmen liseleri ve öğretmen okulları vardı. Öğretmenlik denince de sadece bunlar akla gelmekte idi. 7’li masanın da bugün aynı zihniyetle, bir asır öncesinde kaldığını, oraya göre hareket ettiğini görüyoruz. Nitekim Öğretmen yetiştiren kurumların hepsi önemli ve değerli olmakla beraber, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde sadece eğitim fakültesinden bahsedilmekte ve bu hususta şöyle denmektedir:

• Eğitim fakültelerinin sayı ve öğrenci kotalarının uzun vadeli kalkınma planları çerçevesinde belirlenecek öğretmen ihtiyacıyla uyumlu olmasını sağlayacağız.

• Eğitim fakültelerindeki öğrencilerin kuramsal bilginin yanı sıra uygulamaya dönük eğitim almalarını, kısa-yüzeysel staj şeklinde değil okullarda eğitim içinde uygulamalı yetişmelerini ve yetkin bir öğretmen adayı olarak mezun olmalarını sağlayacağız.

• Eğitim fakültelerinin hepsinin akredite olmalarını sağlayacağız.

Buraya aldığımız birinci önermeden anlaşılan, önümüzdeki dönemde eğitim fakültelerinin pek çoğunun kapatılacağı, diğerlerinin de kontenjanlarının bir hayli düşürüleceğidir. İkinci önermede ise, öğretmen yetiştiren kurumlardan söz ederken sadece eğitim fakültesini anıp, diğerlerini yok saymaktadır. Hatta daha da ileri giderek bir başka öneride şöyle demektedir:

• Öğretmenlik alanlarına uygun fakültelerden mezun olanlara, bitirdikleri bölümün giriş puanının ilgili eğitim fakültesinin giriş puanıyla denk olması ve Eğitim Fakültelerinde yüksek lisans yapmaları şartıyla öğretmen olma imkânı sağlayacağız.

CHP’nin bu bakış açısını biraz analiz edersek şunları görürüz:

Ülkemizde, öğretmen yetiştiren kurumlar olarak eğitim, edebiyat, fen edebiyat, İlahiyat, sağlık ve spor bilimleri fakülteleri vardır. Bunlar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da akredite edilmiş, MEB’ye öğretmen yetiştiren kurumlar olarak yıllardan beri görev yapmaktadırlar. Ayrıca yetiştirdikleri öğretmenlerin görev durumlarıyla ilgili olarak ta (ilkokula, ortaokula ve liseye atanmak gibi) aralarında bir centilmenlik antlaşması da oluşmuş gibidir.

Ülkemizdeki bu tabloya rağmen 7’li masa, iktidara geldiklerinde, öğretmen yetiştirme işini sadece kontenjanlarını düşürecekleri eğitim fakültelerine vereceğini belirtiyor; buna karşın yıllardan beri aynı görevi, eş değer düzeyde yerine getiren edebiyat, fen edebiyat, ilahiyat, sağlık ve spor bilimleri fakültelerini bundan mahrum/yoksun bırakıyor. Yani 7’li masa bu fakültelerin ve bunların bölümlerinin öğretmenlikle doğrudan ilişkisini kesiyor ve onları öğretmen olabilmeleri için, önce kendi fakültelerini okuyup bitirmelerini, sonra da Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin ifadesiyle, ‘bitirdikleri bölümün giriş puanının ilgili eğitim fakültesinin giriş puanıyla denk olması ve Eğitim Fakültelerinde yüksek lisans yapmaları şartıyla öğretmen olma imkânı sağlayacağız’, diyor. İşte bu sakat yaklaşım tarzı:

1- Çok yanlış ve bu çağa uymayan, 1920’li/30’lu yılların şartlarında kalmış bir yaklaşım tarzıdır. Halbuki bugün eğitim fakülteleri çok önemli olmakla beraber, bir asır öncesine göre çok çok gelişmiş olan ülkemizde hatta dünyada yukarıda saydığımız fakültelere de en az eğitim fakültesi kadar ihtiyaç vardır. Bunlardan birisini esas kabul edip, diğerlerini onun yedeğinde imiş gibi yaklaşmak son derece yanlış ve sakat bir yaklaşım tarzıdır.

2- Bugün bu fakülteler arasında zımni bir iş bölümü ve işbirliği de sağlanmışken, CHP’nin bu yaklaşım tarzıyla, söz konusu fakülteler arasına gereksiz bir rekabet ve giderek istememezlik ve düşmanlık tohumları ekilecektir.

3- Bu yaklaşım tarzı, aynı işlevi gören fakülteler, onların öğrencileri ve öğretim üyeleri arasında bir ast-üst ilişkisi oluşturarak kısa sürede eğitim camiasında bir moralsizlik, bir huzursuzluk ve bir kaosa kapı açacak yaklaşım tarzıdır.

4- Bu yaklaşım tarzı, eğitim bilimciler olarak doğru bulmadığımız, öğretmen yetiştiren kurumların dışındaki fakültelerde eğitim-öğretim görmüş olanlara verilen formasyon uygulamasının bir versiyonu olarak karşımıza çıkarılmıştır.

5- Eğitim sistemimizin çok önemli bir bölümünü oluşturan mesleki teknik liselere, meslek dersleri öğretmenini nasıl yetiştireceklerinden zaten hiç söz edilmemektedir.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ejder Tepesi 14 Nisan 2023 17:20

    Sayın Vekilim, bu yazdıklarınız, sizin ya doktora ya doçentlik ya da profesörlük tezlerinde yazdıklarınızdir. Bunlar bugün üniversitelerde uygulanan klasik egitim sisteminin bir parçasıdır. Badem bu kadar önemliydi, neden bu tespitlerinizi hükümetinize sunup uygulatip eğitimi bugün yerlerde sürünen durumundan kurtarmadiniz ? 20 yıldır elinizi, kolunuzu bağlayan mi vardı ? İşte eğitimin halı meydanda. Tabii ki bekara karı boşamak kolaydır. Bırakın bu algı operasyonlarını. Artık bu millet bunlara çok fazla itibar etmiyor. Selamlar.