Değil mi ki İstanbul seçimine içerde de dışarıda da hiç kimse "sıradan bir belediye seçimi" diye bakmadı, bilakis öyle büyük anlamlar yüklendi ki, 23 Haziran'da sanki de Türkiye'nin geleceği oylandı.
Yaratılan algı bu olduğuna göre, ne AK Parti bu sonucu "sadece bir seçim yenilgisi" şeklinde yorumlayabilir, ne de CHP, "uzun aradan sonra İstanbul'u kazandık" diye sığ bir okuma yapabilir.
23 Haziran, gerek sonuçları gerekse ortaya çıkan beklentiler nedeniyle adeta bir milattır.
AK Parti'nin düştüğü, CHP'nin ayağa kalktığı gün...
23 Haziran'ın tarihi yazılırken bu not düşülecektir...
Mademki hiç kimse için sıradan bir seçim değildi, şu halde meselenin sıklet merkezinde AK Parti olacaktır.
Kolay bir süreç olmayacağı belli...
AK Parti şapkasını önüne koyup, gelinen bu noktayı adam akıllı tahlil ve tetkik etmek zorunda. Çünkü ortada siyaseten patolojik bir vaka var.
Haklı olmak elbette bir marifettir, lakin bundan daha kıymetli olanı ise, haklı olduğunuz meselede haklı görünmeyi ve haklı kalabilmeyi başarmaktır.
AK Parti işe, neden haklı kalabilmeyi başaramadım sorusuna cevap aramakla başlamalıdır.
Ülkeye bu çaplı hizmetler veren ve İstanbul Belediyesi'ni 25 yıldan beri aralıksız yönetmeyi başaran bir siyasi hareket neden bu denli bir hezimete boyun eğmek zorunda kaldı?
Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok.
Sorunlar da ortada, o sorunlara gidilen yol da...
Başkan Erdoğan, ağaç kovuğundan çıkma bir siyasetçi değil. O, gelmiş olduğu bugünkü yere, dişiyle tırnağıyla mücadele ederek ulaştı, arkasında da ayrıca 40 yılı bulan bir birikim ve tecrübe mevcut.
Yani...
Bir sabah siyasetin göbeğine paraşütle inmedi ki, bir akşam da seçim yenilgisiyle meydanlardan savrulup gitsin.
Öyle inanıyorum ki AK Parti, bu sert savrulmanın hem sebep-sonuç ilişkisini en sağlıklı biçimde kuracak, hem de yeni bir savrulmanın daha olmaması için esaslı değişikliğe gidecek.
Aksi halde, Batı medyasının ve "Tayyip karşıtı" muhiplerin köpürterek dediği gibi "23 Haziran sonun başlangıcı" olacaktır.
CHP cephesinde de durum aslında çok farklı değil...
Şöyle ki: Balayı ve cicim ayları geçecek, yavaş yavaş zafer histerisi, yerini çıplak gerçeklerle yüzleşmeye bırakacak.
İşte o andan itibaren CHP ya iktidar namzeti bir parti olacak ya da ana muhalefet konumunu dahi kaybedecek.
Dolayısıyla 23 Haziran seçimleri, evet; siyasi tarihimiz açısından hakikaten milattır.
AK Parti kendi küllerinden yeniden doğmayı başaramazsa, tabiat boşluk kaldırmaz gerçeği hayata geçer ve AK Parti'nin yerini başka bir parti alır.
Kaldı ki zaten bu gaye için yedekte tutulan birileri apronda bekletiliyor!
Keza CHP için de bu akıbet mümkün...
