15 Temmuz üzerine…

Üzerinden yedi yıl geçti ya, galiba birileri için mişli geçmiş zaman oldu.

“Evet, evet; o tarihte bir hareketlilik olmuştu” demeleri de, zahir bundan mütevellit!

Onların tekmili birden…

Yalancıdır, iftiracıdır ve de inkarcıdır.

O tarihte, bir hareketlilik değil, ülkemize, devletimize ve milletimize kast eden hainlerin tarihte görülmemiş bir ihanetleri vücut bulmuştu.

O tarihte, bu millet kıyam edip istiklaline, istikbaline ve şerefine sahip çıkmıştı.

O tarihte, bir millet yeniden uyanmış, üzerindeki ölü toprağını silkerek sırtından atmıştı.

O tarihte, yeni başlangıç olmuş, küllerinden doğan bir Anka kuşu kanat çırpmıştı.

Bu ve daha onlarca sebeplerden ötürü…

Hiçbir kuşak 15 Temmuz’u unutmamalı, unutturmamalı…

Zira 15 Temmuz, takvim yapraklarındaki alelade bir gün değil; dirilişin adıdır.

O gün Türkiye, uçurumun ağzına kadar sürüklendi, cehennem çukuruna düşmesine ramak kaldı ki Allah’ın inayeti, milletin basireti sayesinde geri döndü; ayakları üzerine durdu.

15 Temmuz’u kimse sakın ha sakın ne albay Talat Aydemir’in darbe macerasına ne de başka askeri müdahalelere benzetmesin.

Benzemiyor çünkü 15 Temmuz başka ihanetlere, başka kanunsuzluklara…

FETÖ terör örgütü tetikçi, Amerika başta olmak üzere nice Batılı ülke azmettiriciydi.

Batı, yedi yıl önce içimizdeki hainler eliyle bu ülkenin can damarlarını kesmeye ve bu milleti emperyalizmin uşağı etmeye kaktılar.

Halkı bombaladılar, devlet kurumlarını taradılar, köprüleri ateşe verdiler, başka terör örgütleri için kapıları açmaya kalktılar.

Onlarca insanı şehit edip, binlercesini de sakat bıraktılar.

Gözleri öyle bir dönmüş öyle bir dönmüştü ki, kendi ailelerinin yaşadıkları bu ülkeyi yangın yerine döndürmekten bir an bile tereddüt etmediler.

15 Temmuz 2016, günlerden Cuma ve saatler artık geceye dönüyor…

Sağanak yağmur gibi kurşun, yıldırım gibi bombalar yağdı üzerimize…

Vurulduk, öldük o gece…

Lakin ayakta kalanlar öyle bir direniş öyle bir kahramanlık öyküsü yazdı ki, Batı bu kadarını beklemiyordu; hainler ise, adeta kapana düşmüş fareye benziyordu.

Kimileri dehlizlere sığındı, kimileri karılarının eteklerinin altına…

En uyanıkları ve en ağababaları ise, çakal sürüleri gibi kaçtı.

Kimileri layık olduğu şekliyle gebertildi, kimileri de hain olanlara mahsus üslupla yerlerde sürütüldü, başları ezildi, olmayan şerefleri ayaklar altına alındı.

Oysa başarabilselerdi eğer muratları tam olarak şuydu:

Paramparça olmuş bir ülke, ocağı viran olmuş bir millet…

Evet; tam da planladıkları buydu.

Ve ne hazin ki, hala aynı hülya için boncuk dizmeye devam ediyorlar.

Açıkça söylüyorlar, “…değil yedi yıl, yetmiş yıl sonra da yine aynı şeyi deneyeceğiz.”

Nitekim aynı minval üzere Batı putuna secde ediyorlar.

Her anne-baba evladına sahip çıksın.

Nasıl ki dün FETÖ, başta din olmak üzere kimi değerler üzerinden insanları istismar edip gençleri iğdiş ettiyse, bugün de benzer tehlike caridir.

Adı FETÖ olur, PKK olur ve bilmem ne olur…

Ama düşman aynı, hedef belli:

Yıkılmış bir Türkiye!

15 Temmuz, yalnızca belgesellerdeki o görüntüler, o anlamlı sözler, o nutuklar, o iddialı çıkışlar ve insan hikayeleri değil…

15 Temmuz, zulme gebe kalan bir gecenin kendi rahmini parçalamasıdır.

15 Temmuz, arkadan hançerlenen bir insanın ihanet karşısında diz çökmemesidir.

15 Temmuz, Anafartalar’da, Sakarya’da, “Allahuekber” diyen yiğitlerin 2016’daki akisleridir.

Ölmeyi de acıyı da biliriz…

Sarıkamış’ta vurmuştu bir zemheri de bizi düşman, o vakit donmuştuk.

Ama 15 Temmuz’un yaz akşamı kadar iliklerimize kadar üşümemiştik.

O yaz günü nice hakiki vatan evlatları öyle bir terledi ki, Kerküklü kardeşlerimiz bile “… sen terle ben sileyim” demekten hicap ederdi.

Biz, güneşin bile üşüdüğü diyarların çocuklarıyız.

Ölüm, uyku gibi gelir bize…

Ama 15 Temmuz başkaydı.

15 Temmuz, uykunun her Müslüman Türk’e adeta haram kılındığı şafak nöbetiydi.

15 Temmuz, binlerce yıllık devlet geleneği olan Türkiye’nin, yazarın ifadesiyle yeniden ateşten iimtihanıydı.

Bugün bambaşka bir dünyadayız.

Ölmek için ateşe koşan kelebekler yerine, ateşler söndürmeye azmeden karıncalar olalım…

Tek şartla:

15 Temmuz’u unutmadan.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Taha Tuğlular 16 Temmuz 2023 15:28

    Sayın Başkan, şu anda fetö temizlenmiş değil. Hele hele, Pensilvanya'da, fetö ile boy boy resimleri olan, siyasiler bakan, bakan yard. milletvekili, üst düzey bürokrat, üniversitede akademisyenler, iş adamları, hemen her kesimden olan binlerceci olduğu iddia ediliyor. Bunlar neden temizlenmiyor ?.. halen yargıda, binin üzerinde, emniyet üst düzeyde, 1200 civarında, fetö mensuplarının, halen görevde olduğu da iddia ediliyor. Özellikle yandaş medyada yüzlerce fetöcu olduğu da iddia ediliyor. Neden bunlara hiç dokunulmadi ?.. yoksa hukuk bunlari dokunulmaz olarak mı görüyor. Eğer, hükümet en kısa zamanda bunları temizlemezse ileride, bu ülke için , çok büyük bir tehlike olacağını görmüyor mu ?.. bunların şu anda içleri, özellikle devlet idarecilerine karşı, kin, nefret, intikam alma duygularıyla dop dolu. Biz bunu sahada olduğumuz için duyuyoruz. Ya bunlar tam temizlenmeli, ya da bunlara seyirci kalınmamalı. Tehlike çok çok büyük ölçüde. Bunları ancak ve ancak bu hükümetimiz temizler. Başkalarının bunlarla ne mücadele edebilecek ne de bunları temizleyecek bir misyonları yok. Hükümetimize bunu arz ediyorum. Lütfen ama lütfen, yarım bırakılan bu işi bitiriniz. Bunu yaparsanız ,bu aziz, millet sizi yıllarca, şükran ve minnetle yad edecektir. Yoksa... Hoşça kalınız, Allah yar ve yardımcınız olsun. Selamlarımla.

  • ahmet tekin 13 Temmuz 2023 20:16

    7 sene geçti darbeyi yapanlar hala yakalanmandı. yurda getirlmedi. arsa yapma yalanıyla koskoca insanları çocuk gibi kandırdılar. nerdeler. 15 temmuz amerikanın 11 eylülü gibidir. aynısıdır.