Yarışmada birinci oldu ya, “hafız vali” Mustafa Çiftçi yüzünden…
Laiklik inkıtaya uğrar mı?
Bir vakitler devlet ricali (evvel emirde askerler) cenaze namazlarına iştirak etmez, beri yanda içtima düzeni alırdı.
80 darbesinin kudretli paşalarından hemşerimiz 3. Ordu Komutanı Selahattin Demircioğlu’nun biraderi vefat etmişti.
Hasankale’deki cenaze namazında, bütün subaylar paşayla bir birlikte cami avlusunun bir tarafında sıralanmışlar, ilçe halkı ise namazda saf tutmuştu!
Sonraki yıllarda da yüzlerce defa benzer manzaralara tanık olduk.
Bir subayın alenen namaz kılması, kendi için olmasa bile laiklik adına bir utançtı!
Bu hususta örnek göstereceğim onlarca materyale sahibim, ama kimsenin keyfini kaçırmak istemem…
Konumuz Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi…
Yani Erzincan’da tertip olunan hafızlık yarışmasında birinci olan hafız vali…
Sosyal medyada gördüm, kimi çevreler “laik bir ülkede hafız vali nasıl olur” sorusundan uçuşa geçerek, “laiklik elden gidiyor” pistine konmuşlar!
Tanıdık bir anlayış!
80’li yılların başında Erzurum Valisi Recep Birsin Özen’di; Allah rahmet eylesin…
Esaslı bir devlet insanıydı.
Recep Bey, İran Başkonsolosluğu’nun Erzurum’da açtığı hat sergisindeki tashihi görecek kadar Farsça ve Arapçaya vakıftı.
Sırf niye Farsça ve Arapça biliyor diye, o gün ki basında linçe uğramıştı!
Benzer arızalı gözler bugün de etrafı kesip duruyor.
Hangi vali namaz kıldı, hangi paşa kenarda durmayıp cemaatle saf tuttu!
Hakikaten laiklikten ne anlıyorlar bilmiyorum.
Yalnızca bende uyandırdıkları intiba şu:
Allah diyen tehlikeli!
Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, yarışmada birinci gelecek ölçüde bir hafız…
Yahu bir vicdan sahibi çıkıp desin ki, “Bu Mustafa Çiftçi yüzünden Erzurum’da bizim özel hayatımız kısıtlandı, sosyal yaşamımız devlet baskısına maruz kaldı.”
Vali Çiftçi, kime “Sen niye laiksin” diye kaş çattı?
Hafız olması, hangi vakit O’nun adil ölçülerde valilik yapmasını perdeledi?
Bugün genelkurmay başkanı da savunma bakanı da cenaze namazı kılıyorlar.
Yahu biri çıkıp benim şu soruma cevap versin:
Laiklik niye elden gitmedi?
Bu milletin öyle bir derdi yok; yok.
Çünkü:
Dinin yeri ayrı, laikliğin yeri ayrı…
İlkokul talebesi bile biliyor bunu…
Dün nasıl ki bazı sebeplerden ötürü ölen kardeşi için dua okuyamayan paşalar kafir değildiyseler, bugün de namaz kılıp hafız olan valiler laiklik düşmanı değiller.
Bu ülkede mütedeyyin devlet yöneticileri imanlarının icabı adil olmakla mükellefler.
Adil olmazlarsa eğer imanlarına halel gelir.
Vali Mustafa Çifti şu kadar aydan beri Erzurum’da…
Birader, bir yurttaşımız çıkıp desin ki, “Ben vali beyden adalet istedim, o beni kapısından kovdu.”
Hem adil hem de hafız olmasında nasıl bir fenalık olabilir ki?
Bana lafın tamamını söyletmeyin.
Ben bu şehirde ileri derecede laikçilik pozları takınıp aynı zamanda kömür tüccarlarıyla yüzde üzerine iş yapan valiler tanıdım.
Onların hiç birinin insani ölçüsü bile yoktu.
Allah diyenden korkma, Allah adıyla aldatan kork.
Bendeniz Mustafa Çiftçi’nin hafız olduğunu bilmekteydim.
Bu sebeple de rahatım.
Öyle ya, O hafız Vali; Maun süresinin kime ne dediğini benden daha iyi biliyor.
Gelin şöyle bir ilke edinelim:
Bizi yönetenler; adil mi değil mi, bizi yönetenler önce insan olmayı başarmışlar mı başaramamışlar mı, bizi yönetenler kalıpların mahpusu mu?
Yani bilmem hangi tarikatın esirleri mi?
Erzurum’da Mustafa Bey, bizim ilk hafız valimiz de değil üstelik…
Meraklıları için adres:
Vali Hafız Paşailkokulu…
Kur’an okuyandan değil; Kur’an’ı okumadığı halde ısrarla cephe açanlardan korkun.
Bir de Kuran’a iftira edenlerden beri durun.
Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, eğer ki valilik hizmetinin önüne hafızlık mertebesini dayatırsa sizi temin ederim ki ilk karşı çıkan ben olurum.
O’na derim ki:
Tanrı olmak, ne kadar çok altın sahibi olmakla mümkün olsaydı sen bugünün Mısır’ına bile Firavun olurdun.