Ne alaka demeyin, cevabı yazıda!
Hayvan pazarı… Mehmet Sekmen… Tansu Çiller…
Kurbanlık hayvanlar pazarlardaki yerini aldı.
Haberlerde görüntüleri izlerken, Erzurum’daki hayvan pazarının dününü ve bugününü karşılaştırdım yeniden…
Birileri yine hop oturup hob kalkacak!
İddiayla söylüyorum, ülke genelindeki en modern hayvan pazarlarından biri Erzurum’da…
Ve o hizmeti de, bu şehre Mehmet Sekmen kazandırdı.
Gençler haklı olarak eskisi ile yenisini mukayese edemezler; çünkü eskisini bilmiyorlar.
Lakin biz eskisini biliyoruz.
Tefecilerin ve organize suç çetelerinin gariban köylüyü haraca bağladığı, izbe ahırların üst üste olduğu, temizlik dersen hak getire bir yerdi.
Esasında oraya, “hayvan pazarı” bile denilemezdi.
Hayvana hakaretti çünkü…
İnsanlar ya tehlikeli yapısından ya da pisliğinden ötürü kurban almaya gitmek istemedi.
O sebeptendir ki, şehrin muhtelif noktalarında kurbanlık hayvan satışı yapılırdı.
Mehmet Sekmen’in el attığı ve kısa zamanda da çözdüğü meselelerin başında hayvan pazarı geliyordu.
Son derece modern bir kombinanın yanında, gelişmiş şartlara sahip bir pazar…
Eskilerden bir hatırlatma…
Çok yakında kıymetli eşi Özer Bey’i ebediyete uğurlayan eski başbakan muhterem Tansu Çiller’in dili sürmüştü de, “Erzurum’u hayvan pazarı yapacağız” demişti.
O günün medya anlayışında dil sürçmesi maruz görülmediği için Tansu Hanım günlerce linç yemişti!
Keşke Tansu Hanım’ın yolu Erzurum’a düşse de bir görse:
Erzurum’da, ne çarpıcı bir değişim ve nasıl yüksek standartlara sahip bir hayvan pazarı var.
Eminin ki Mehmet Sekmen’i canı gönülden tebrik ederdi ve derdi ki, “Biz yapamadık, sen başardım.”
Hikaye bu ya…
Şehrin birinde basın mensupları, belediye başkanı ne yaparsa yapsın, hangi güzel hizmeti üretirse üretsin hep bir kulp takıyormuş.
Başkan öyle bunalmış ki, günün birinde gazetecileri sahile toplamış ve “Bakın şimdi size gizli bir hünerimi sergileyeceğim” demiş.
Başkan, suya batmadan denizde yürümüş ve karşı kıyıya ulaşmış.
Ertesi gün tüm gazetelerin müşterek manşeti:
“Başkan yüzmeyi bilmiyormuş!”
Bu şehirde sayıları çok olmayan, ama sesleri gür çıkan bir kesim var…
Eskilerin deyimi ile
İflah olmaz müzmin muhterisler.
Başka bir ifadeyle yeminli itirazcılar
Sekmen’in, onlardan ne “aferin” alması imkan dahilindedir ne de onların bu şehirde iyi ve güzel adına yapılan bir işe, “evet, işte budur” demeleri mümkün…
Merhum Kayahan hani o meşhur şarkında diyordu ya, “… bir yemin ettim ki dönemem”
Bunlar da dönemez!
Sekmen’i, yalan yanlış bilgilerle hedef tahtası haline getirmek artık onların amentüsü…