Göçen mi, çöken mi suçlu?

Kaçak göçmenlere artık nefes aldırılmıyor; eyvallah… Peki bu kaçak göçmenleri neredeyse beleşe çalıştıran aç gözlü patronlar ne olacak?

Göçen mi, çöken mi suçlu?

Sanayisi ve zenginliği olmayan Erzurum bile icabında kaçak göçmenlerin sığındığı bir liman oluyor. Niye ama?

Sayın Memiş… Sayın Sekmen…

Dilenciliğin her türü kötüdür, lakin son yıllarda şehir öyle bir yabancı dilenci istilasına uğradı ki, halk olarak biz artık kendi “yerli” dilencilerimizi arar olduk!

Hükümet seçimden sonra düğmeye bastı:

“Artık kaçak göçmenlere müsamaha gösterilmeyecek, tamamı toplanıp ülkelerine iade edilecek.”

Çiçeği burnunda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da anında harekete geçti ve yurt sathında adeta kaçak göçmen seferberliği ilan etti.

Çok ama çok geç kalınmış bir icraat olmasına rağmen…

Yüzde yüz isabetli bir tutum, sağlıklı bir karar ve yerinde bir politika…

Metropolleri geçtim, yılın 8 sekiz ayı kış altında olan şu garip Erzurum bile kaçak göçmenlerin mesken tuttuğu bir şehir olmuştu.

Halbuki Erzurum’da kaçak göçmenler için ne iş alanları ne de illegal takılacakları bir alan var.

İpini koparan geldi, hala da gelmeye devam ediyor.

İstanbul Valisi hemşerimiz Davut Gül de bu mücadelede asla Bakan Yerlikaya’dan arda kalmıyor. Bilakis Vali Bey, bu mücadeleye bir de dilencileri ekledi. Dedi ki, “İstanbul’da artık dilenci olmayacak.”

Erzurum esasında kaçak göçmenlerin tercih ettiği bir şehir değil; buna rağmen geliyorlardı.

Nasıl ki sanayi şehirlerinde; kimi fabrikalar, atölyeler, imalathaneler, inşat sektörü neredeyse kendileri için beleşe geldiği için kaçak olarak bu kaçak göçmenleri çalıştırıp onların sırtlarından malı götürüyorlarsa, Erzurum’da da kimi alanlarda bu garibanlar istihdam ediliyor?

Misal; çobanlık…

Avrupa bu manzarayı, bundan elli hatta yetmiş yıl önce çizmişti!

Batı’nın zenginleşmesinde, ucuz iş gücü ana faktörlerden biri oldu!

Resmi rakamlar açıklandı:

“Erzurum genelinde 5 bin civarında yabancı var.”

Bu rakam, kayıt altında olanlar için…

Kaçak göçmen ise, kayıt altında olmayan başka ülke vatandaşları için geçerli bir kavram.

Başka bir ifadeyle ne oldukları bilinmeyen yabancılar.

Bir işletme düşünün ki, çalışanları Türk vatandaşı olsa tamamını sigortalı yapmak ve asgari ücretin altında olmamak kaydıyla maaş vermek zorunda.

Ama kaçak göçmenler için böyle bir mecburiyet yok; zaten adı üstünde kaçak.

Sigorta primi yok, üç para maaş…

İçişleri Bakanı Ali Yerli Kaya isabetli bir kararla bu uğurda samimi bir mücadele veriyor vermesine de, gözü aç patronlar olduğu sürece bu kaçak göçmen meselesi kolay kolay hal yoluna girmez.

Yüzlerce hayvanı olan etkili bir besici söylemişti bana:

“Yerli bir çobanın bize maliyeti elli bin liradan aşağı olmuyor. Kaçak göçmen çoban ise, karın tokluğuna çalıştığı için en fazla maliyeti 10 bin lira.”

Sayın Bakan…

Malumunuz, ticaretin en temel kuralıdır: Talep varsa, arz olunur.

Önce karnı tok, ama gözü aç paracıları ıslah ediniz ki, fakir fukara Allah’ın garipleri de ölümü göze alarak yollara düşüp gelmesinler.

Yani suyu kaynağından kurutmalısınız.

Aşkale’de, Göç İdaresi’ne bağlı geri gönderme birimi var.

Merak edenler olursa gidip baksın; dolup taşıyor. Tamamı kaçak göçmen…

İstanbul kadar olmasa da, Erzurum da kelimenin tam anlamıyla “dilenci cenneti” olup çıktı!

Şehrin merkez noktalarında yürürken neredeyse adım başı, üstelik üstünüzü başınızı çekiştirerek sizden para isteyen dilenci çeteleri var!

Sayın Vali Okay Memiş ve Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen…

İstanbul Valisi Davut Gül’ün başlattığı dilencilerle mücadele, niye sizin için bir milat olmasın ki…

Durumun vahametine inanmıyorsanız eğer, lütfen bir gün tebdil-i kıyafetle şu Cumhuriyet Caddesi’ni baştan sona yürüyün; göreceksiniz ne demek istediğimizi…

Kaçak göçmenler kadar bu ülkenin bir de dilenci sorunu var.

Erzurum’un eskiden “yerli” dilencileri vardı. Hepsini üç aşağı beş yukarı tanırdık!

Şimdi eşkıya kılıklı yabancı uyruklu dilenciler var ki, sanırsınız her biri birer gaspçı…