EKONOMİ Haber Girişi : 28 Mart 2011 12:12

Fatih Hürrem Çavuş Camii Çanakkale Şehitleri Resim Sergisi Açıldı.

Fatih Hürrem Çavuş Camii Çanakkale Şehitleri Resim Sergisi Açıldı.

İstanbul Fatih Hürrem Çavuş Cmii İmam-Hatibi Metin Kaçarın verdiği bilgiye göre , 25/03/2011 cuma günü cuma namazı sonrası cami avlusunda Çanakkale şehitlerinin savaştaki değişik konumlarını gösteren resimler ve bilgilerden oluşan 45 adet resim tablosu avluda  halkımızın ziyaretine açıldı.

Serginin 01/04/2011 cuma günü akşamına kadar avluda sergileneceğini belirten Cami İmam-Hatibi Metin Kaçar sergiye cemaatin yoğun bir ilgisinin olduğunu belirtti. Bir hafta boyunca sabah namazlarından sonra serginin başında yani çanakkale şehitlerini anlatan resimlerin yanında cemaatle birlikte kısa surelerin okunup toplu dua yapıldığını anlatan kaçar sergide çok önemli resimlerin ve bilgilerin olduğunu söyledi ve yaşanmış şu olayı nakletti:
 
Yıl 1984 başbakanlık makamında Turgut Özal var.
Aynı  dönemin Milli Eğitim Bakanı ise Vehbi Dinçerler.  
Ülkesinin geleceği adına çözüm yolları araştıran Turgut Özal, eğitim
konusunda da Japon pedagoglara bir araştırma yaptırmak ister ve onları
ülkemize davet eder. Eğitim konusunda uzman bu heyet, Türk gençleri hakkında
araştırma yapmak üzere ülkemize gelirler. Bir süre ülkemizin değişik
yerlerinde görüşmelerde ve temaslarda bulunurlar. Nihayetinde
araştırmalarının sonuçlarını açıklamak üzere başbakanımız Turgut Özal'ın
yanına çıkarlar.
M.E.Bakanı da oradadır. Heyetin vardığı netice gayet açık ve kısadır.


- Sizin gençlerinizde milli şuur yok !

Yöneticilerimiz aldıkları bu üzücü cevap karşısında hayretler içerisinde
kalır ve hemen sorarlar.


- Peki siz Japon gençlerine milli şuur verme adına neler yapıyorsunuz ?

- Biz gençlerimize, daha ilkokula başlamadan, şok testler uygularız.
Mesela, uçak gibi hızlı giden trenlerimize bindirir, bir tur yaptırırız. Çok
katlı yollardan da geçen tren, onları şöyle bir sarsar. Sonra robotlarla
çalışan büyük fabrikalarımıza götürür, gezdiririz. Mini mini çocuklarımız
teknolojinin baş döndürücü neticesini görerek şok olurlar, hayranlık
duyarlar. Bu şoktan sonra onları Hiroşima'ya, Nagazaki'ye götürürüz. İkinci
Dünya Savaşı sırasında atom bombasıyla müthiş surette  tahrip olan bu
bölgeleri biz aynen koruyoruz. Oraları da çocuklarımıza bilgiler vererek
gösteririz. Hiçbir canlının ve bitkinin hayat bulmasına imkan vermeyen atom
bombasının bugüne uzanan etkilerini hayretle seyrederler. Tabiidir ki,
çocukların bütün görüp dinledikleri, masum ve temiz ruhlarında derin ve
etkili izler bırakır. Bütün bunların ardından da onlara deriz ki:


- Eğer sizler çalışmaz, sözden öncekileri geçmezseniz, vatanınızı, işte
böyle düşmanlar bombalar, yakar, yıkar ve hiçbir canlının yaşayamayacağı
hale getirir; sonra da çeker gider. Çalışırsanız, bindiğiniz hızlı trenleri
bile geçecek yeni araçlar yaparsınız. Daha da gelişmiş fabrikalar
kurarsınız. Üstelik hiçbir düşman size saldırmaya cesaret edemez. Ülkeniz,
milletiniz yücelir, yükselir, daima bütün insanların saygı duyduğu ve
özendiği bir konumda kalır. Şimdi artık, çalışkan olup olmama kararını
kendiniz veriniz. Çalışmak ve ülkenizi sevmek zorunda değil misiniz ? Artık
bunu siz düşünün ve kararınızı verin !

 - Çocuklarımız bununla ikinci bir şok daha yaşarlar. Ve bu şoklarla iyi bir
japon olmaya doğru güçlü bir adım atmış olurlar.

- Peki biz, Türk gençlerine milli şuur kazandırma adına ne yapmalıyız ?

- Bildiğimiz kadarıyla, sizin, gençleriniz için birçok Nagazaki'niz ve
Hiroşima'nız var. Bizimkinden çok daha önemli bunlar. En önemlisi de
Çanakkale Savaşlarının geçtiği bölgedir. Birinci Dünya Savaşı'nın bu bölümü,
gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile... Bir metrakere toprağa
altı bin merminin düştüğü yerdir Çanakkale... Böyle bir savaştan Türkler her
şeye rağmen galip çıkıyor, olmazı olur hale getiriyorlar. En gelişmiş
teknolojiye ve donanıma meydan okuyarak, imanın galip geldiğinin ispatını
yapıyorlar. Üstelik karşılarında tek bir düşman değil, birleşmiş güçler,
sizin tabirinizle yetmiş iki buçuk millet vardır.
 
İşte bu tablo ve bu bölge, gençlerinizin milli şuurunun pekişmesine
fazlasıyla yeter. Bunun için gençlerinizi gruplar halinde Çanakkale'ye
götürmelisiniz. Her Türk genci Çanakkale Savaşlarının olduğu bölgeyi mutlaka
gezmeli, görmeli ve öğrenmelidir. Ve bu gençlere denmelidir ki :
"Sizler çalışmazsanız, birlik içinde olmazsanız, düşmanlar Çanakkale'ye
geldikleri gibi bu defa da başka şartlar altında başka şekilde gelirler,
size yaşamayı haram ederler. Çalışır, birlik içinde olursanız, teknolojiyi
yakalarsınız; barışa katkıda bulunur, vatanınızı müreffeh bir hale
koyarsınız".

İşte Japon heyetinin açıklaması böyledir.

İşin bir acı yanı bugün bu öğütleri onlardan alıyor olmamız bir diğeri ise
böyle dev bir tarihe sahip olduğumuz halde gençliğimizin milli şuurdan,
manevi değerlerinden ve de atalarından kopmuş olmasıdır.
Bu utanç verici durumdan kurtulmak için yapacağımız ilk ve en önemli şey,
muhakkak Gelibolu Yarımadasına gitmek, bir milletin varlık ve yokluk savaşı
verdiği o mukaddes topraklara kapanıp cedlerimizin kalp atışlarına kulak
vermek ve bizlere fısıldadıkları şeyleri duymaya çalışmak olmalıdır.

 

İşte Bu Resim Sergisinde Metrekareye 6000 mermin düştüğünü gösteren resimden, o günün Fenerbahçe Takımının Yıldız Oyuncusu arifin şehadetine kadar birçok vesikayı ve milli şuuru anlatacak olayı bulmak mümkündür.