Muhtemelen sendikalar ayaklanır, “işimiz elimizden alınıyor” diyebilirler! Olsun; değil mi ki ezber bozuldu:
ÇÖPÇÜ VALİ
Ata yadigarı ve oluk oluk şehit kanlarının aktığı tabyaların çöplük olmasından değil de, temizlenmesinden ve Vali Mustafa Çiftçi’nin bu hizmette öncü olmasından mı rahatsız oldunuz?
“Vali çöpçü mü ki etrafta poşet ve atık topluyor?” dediler.
Bununla da yetinmediler:
“Vali tribünlere oynuyor, Vali yerini garantilemek istiyor” dediler.
Hasılı…
Sosyal medya denilen o lağım çukurunda, kim karnında ne varsa kustu da kustu!
Vali nasıl olurda çöp toplar?
Haklısınız!
Çünkü sizin anlayışınızdaki vali sırça köşkte yaşar, sizin özlemini duyduğunuz vali yalnızca resepsiyonlarda ortaya çıkar, sizin özlediğiniz vali halkın içine girmez, köylü ve esnafla oturmaz, sizin anlayışınızdaki vali buyurgan olur.
Hatta sizin anlayışınızdaki vali, çamlıkta cürmümeşhut olur!
Sizin anlayışınızdaki vali, kömür ihalesinden aldığı rüşvetten ötürü ağır cezada yargılanırken sekte-i kalpten gider!
Bundan mütevellit…
Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi derhal görevden alınmalı; mümkünse Fizan’a sürgün edilmeli!
Makamında oturup ahkam kesmek yerine…
Adama bakar mısın, eline çöp poşeti almış ata yadigarı tabyalarda atık topluyor.
Vaktiyle şehit kanlarıyla sulanmış o tarihi yapıların mezbelelik olmaması için öncü oluyor, ilk adımı atıyor.
Suç!!!
Azli vacip yani…
Vali dediğin kırmızı plakalı makam arabasıyla konağından çıkar, ya orduevine ya şehir kulübüne ya da zengin sofrasına gider!
Bu AK Parti’ye hele hele de Tayyip Bey’e ne kadar kızsak yeridir hani…
Eski köye yeni adet getirdiler:
Vali tarihi tabyalarda çöp topluyor; ne demek bu yahu…
Erkin Koray, o unutulmaz şarkısında diyordu:
“Körolası çöpçüler aşkımızı süpürdüler.”
Vali Bey siz de düzeni bozuyorsunuz, çöpçülerin alanına girdiniz ve birilerinin Firavunlarına saldırdınız.
Oturun oturduğunuz deri koltuğunuzda; makamınızdan çıkmadan en az iki saat önce aracınızın ısıtmasını çalıştırdınız ya da soğutmasını…
Atalarımız o tabyalarda canlarını, yarınlarını ve kim bilir ne büyük aşklarını bıraktılar.
Bugün…
Üç beş poşet, üç beş bira şişesi, üç beş meyve koçanı bizi bize anlatıyor işte…
Vali Bey…
Hali pürmelalimiz bu işte…
Hangi aziz hatıra uğruna sizin bu eylemi yaptığınıza bendeniz hesap gününde şehadet ederim.
Lakin…
Gözü olup görmeyenler, kulağı olup duymanlar ve dili olup konuşmayanlar var ya…
Allah’ın gazabından rahmetine sığınıyorum.
Bu nasıl bir anlayış?
Çöp toplayan değil, çöp vali…
Bu mu toplumsal muradımız?