Sivas Müftüsü Yusuf Şahin den anlamlı ziyaret.

Şahin kas hastası olan Tuğba ve Zehra Doğan kardeşleri evlerinde ziyaret etti. Şahin iki kardeşin hastalıklarına rağmen İslam’ın gereklerini yaşamak için verdikleri mücadelenin herkese örnek olması gerektiğini söyledi.

 

Hastalığı ilerlemeden önce rüyasında gördüğü Hz. Muhammed’e mektup yazan Tuğba İl Müftüsü Şahin’i oldukça duygulandırdı. 2 yaşında başlayan kas hastalığı nedeniyle her geçen gün gücü azalan Tuğba’nın, şimdi hiç hareket edememesine rağmen namazlarını kılması herkesin takdirini topladı. Annesinin teyemmüm aldırmasıyla abdest alıp namazlarını ima yoluyla kılan Tuğba, Şahin’in ziyaretiyle son derece mutlu oldu. Konuşamayan Tuğba yüzündeki gülücükleriyle Şahin’e teşekkürlerini ifade etti.

 

Ablasıyla aynı kaderi paylaşan 17 yaşındaki Zehra da hastalığından dolayı ellerini zor kullanmasına rağmen yazdığı ayetlerle Müftü Şahin’in ilgisini çekti. Rahatsızlığı ablası kadar ileri boyuta ulaşmayan Zehra, sanat eseri edasıyla yazdığı ayetlerle herkesi şaşırttı. Okula gidemeyen ama annelerinin gayretleriyle okuma yazmayı öğrenen kardeşlerden Zehra, ilk olarak duvarda asılı olan besmelenin aynısını yazmaya çalışarak başladığı merakını her geçen gün ilerletmiş. Boş durmayıp bir şeylerle uğraşmayı düstur edinen Zehra, sağlıklı insanların büyük bir kısmının başaramayacağı şekilde güzel yazarak azmin önemini ispatlıyor. Ayet yazmanın yanı sıra çizim konusundaki yeteneğini de geliştiren kas hastası genç kız, adeta bir moda tasarımcısı gibi kendi tasarladığı giysi modelleriyle herkesin beğenisini topluyor.

 

  İki kız kardeşin azimleri karşısında etkilenen Sivas Müftüsü Yusuf Şahin, “Bu iki kızımızın peygamber aşkına, inançlarına bu kadar bağlı olmalarına çok memnun oldum. Allah bu kızların bazı organlarının işlevini durdurmuş ama onların kalp gözlerini açmış’’ dedi. Kas hastası olan Tuğba ve Zehra kardeşleri devamlı ziyaret edeceğini kaydeden Şahin bu ibretlik tablodan herkesin ders çıkarması gerektiğini söyledi.

  Çocuklarını bir an bile yalnız bırakmayan anne ise çocukların hastalığının, hem kızlarına hem de bütün aile fertlerine bir imtihan olduğuna vurgu yaparak, bu imtihanı başarıyla geçmek için çabaladıklarını belirtti. Bütün aile fertlerinin kas hastası olan Tuğba ve Zehra için mücadele ettiğini ifade eden fedakar anne, sağlıklı olan 15 yaşındaki oğlunun da okula gitmeyerek, ablalarına ve kendisine  destek olduğunu söyledi. Acılı anne kızlarının bedenen kuvvetlerinin olmamasına rağmen dini görevlerini yerine getirme konusunda hassas olduğunu vurgulayarak her ikisinin de tam bir peygamber aşığı olduğunu kaydetti.

 

 Tuğba yatağa mahkum olmadan önce,   zor da olsa elini kullanabildiği dönemde Peygamberimiz için yazdığı mektubunda duygularını şöyle dile getirmiş:

 

CANIM EFENDİM

Benim biricik Efendim sana posta kutusu olmayan bir mektup yazıyorum. İçinde hep acı ve gözyaşım var. Ey sevgilim içimden sana doğru akan, coşup akan bir ırmak var, benim biricik Aşkım.

Şu anda o kadar hevesliyim ki, sana mektup yazmayı, bu titreyen ellerimle becerebileceğimi sanmıyorum benim Canım Efendim. Kalbimde çok büyük yara var ben onu çıkarıp senin o pamuktan yumuşak ellerine versem onu tedavi eder misin?  Benim gül kokulu Peygamberim.

Seni sahabe gibi sevmek istiyoruz ümmetin perme perişan ümmet, senin asrı saadetinin özlemiyle yanıyor. Sana öyle susamış ki anlatmaya bu aciz ümmetin gücü yetmez, benim biricik peygamberim senden utanıyoruz. Biz güzeller güzeline hiç layık değiliz ama hiç layık değiliz, neden dersen biz senin sünnetini hiç tanımadık.  Benim bir tanem.

 

Ümmetin gönüllerinde hiç sönmeyen özlem ateşi yanıyor. İnşallah affedersin çünkü sen ümmetini çok seviyorsun, ne olur; dua et. Sana layık ümmet olalım canım Efendim ne olur kurtar bizi bu cehaletten. Seni çok seviyoruz.

 

Senin bir damla yaşına kurban olsun bu garip ümmetler, biz seni hep üzdük, ne olur bizi affet,   affet seni çok seviyoruz;   ve seni çok özledik.

 


05.04.2011 17:58:00