Sevk-i İlahi'yi hiç düşündünüz mü?

Sevk-i İlahi'yi her şeyde görürüz. Gecenin gündüze, gündüzün geceye dönmesi Sevk-i İlahi'yledir. Kocaman gezegenlerin hareket etmesi, Sevk-i İlahi'yledir. Bahçedeki ördek yavrularının, sayılamayacak kadar çok otun içinde kendilerine faydalı olanları bulup yemesi Sevk-i İlahi'yledir.

Çekirdeğin karpuz olması, koyunun yavrulaması, ağacın meyve vermesi Sevk-i İlahi'yledir. Bulutlar, sudur. Sudan şimşek ve yıldırım gibi ateşleri yaratan, Sevk-i İlahi'dir.

Altıncı his, ilham, meyil, isteklerimiz; bunlar Sevk-i İlahi'dir.

Herkes dönüp maziye bir baksın. Nereden nereye gelmiş; Sevk-i İlahi'yi açıkça görecek. Mesela benim babam kasaptı. Benim de kasap olmamı çok istiyordu. Fakat annem aşırı derecede ısrar etti, "memur olacaksın!" dedi. Ben de okumak zorunda kaldım. Tahsile devam ederken, askerî liseye girmeye karar verdim.

En iyi dersim beden eğitimi olmasına rağmen beden eğitimi dersinde imtihanı kaybettim ve askerî liseye giremedim. Sevk-i İlahi...

Şimdi düşünüyorum. Eğer askerî liseye girseydim veya kasap olsaydım tahkiki iman çalışmalarım, kitaplarım, bu yazılarım olmazdı. Sanki Allah beni, Minyeli Abdullah'ı yazmam için yetiştirmiş!.. Minyeli Abdullah'ı yazdığımda cezalar büyüktü. Hapse atılmaya razı oldum. Hanıma dedim ki, "Sen başka odada otur, ben kitap yazıyorum." Başka hanım olsa, razı olmazdı. Bizim hanım kavga gürültü çıkarmadı. Her mesele, Minyeli Abdullah'ı yazmam için halloldu. Sevk-i İlahi...

1939 depreminde kırk bin kişi öldü. Ben yedi yaşındaydım. Allah beni öldürmedi. Amerika'da füze tahsilimi yapıyordum. Amerika'dan Türkiye'ye gelirken okyanus üzerinde uçağın bir motoru durdu. Denize inmekten başka çare görünmüyordu.

Deniz dediğim, koskoca Atlas Okyanusu... Hayattan ümidimi kesmiştim. Kendi kendime, "Şurada sabredeceğin beş dakika. Ondan sonra hayat bitmiş olacak." dedim. Pilot, uçağın dalgaların üzerinde duramayacağını anlayınca tek motorla devam etmeye çalıştı. Uçak havalandı; Azor adasına indik...

Deprem kim? Okyanus kim?

Allah benim kaderimi yazmış. O kader tahakkuk etmeden nereye?.. Sebepleri yaratan, sebeplere "HAYIR!" diyor. Direkt müdahale ediyor. Sebep ne yapsın?..

Hastalandım. Günlerce yoğun bakımda yattım. Doktorlar benden ümidini kesse de Allah beni diriltti. Çünkü bana bir vazife vermiş. Ölmek yok, işini yapacak!..

İşte bakın, bugün yazı yazıyorum. Bütün bunlar tesadüf olabilir mi?

Sevk-i İlahi'yi iyi düşünmek lazım.


25.07.2009 16:34:00