Ermeni komitacıların kuyruk acısını elbette biliyoruz.
Varsın bir yanları acıdıkça acısın…
Erivan’da ya da Ermenistan’ın bir başka yerinde Ermeni halkı açlık ve sefalet içerisinde yaşarken Amerika’daki Ermeni diasporası her yıl onlarca milyon dolar harcayarak tarihi bir hayalin üzerinden Türkiye’yi soykırım yapmakla itham ediyor.
Genç bir Türk kızı taksiye bindi; kendisi gibi Türk öğrenci olan arkadaşlarıyla yemekte buluşacaktı.
Taksici genç kıza sordu, “Nerelisin”
Genç kız, “Ben Türküm” dedi.
Anında taksicinin yüzü asıldı. Cesaret edebilseydi taksiyi durdurup Türk kızı aracından indirecekti.
“Ben de Ermeni’yim” dedi.
Olabilir; Türk kızı taksicinin Ermeni olmasından asla gocunmamıştı.
Ama taksici meseleyi büyütmenin derdindeydi.
“Türkiye’nin neresindesin?” diye sordu.
Kızımız cevap verdi:
“Erzurumluyum”
Ermeni taksicinin gözlerinden adeta ateş fışkırıyordu.
“Erzurum” dedi. “Erzurum bizim manevi başkentimiz.”
Genç kız çıkıştı:
“Erzurum bir Türk yurdudur, ne sizim ne de başkasının bilmem neyi değildir.”
Taksici bu kez daha da hiddetlendi ve tartışmayı neredeyse şiddete dönüştürmek istedi:
“Amerika bize söz verdi, er ya da geç Erzurum Ermenistan topraklarına katılacak ve Erzurum Ermenistan’ın başkenti olacak.”
Genç kız bu araçta daha fazla bu çirkin ithamlara tahammül edemezdi.
“Lütfen aracı durdur, inmek istiyorum. Durmazsan eğer polisi arayacağım.”
Diasporanın tetikçisi taksici istemese de aracını durdurup Türk kızın araçtan inmesine izin verdi.
Öldürebilirdi de…
Çünkü genlerinde mezalim ve katliam var.